Türkiye’de birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da özel sektör yatırımları günden güne artmakta özel okulların eğitimdeki payı önemli ölçüde artış göstermektedir. Milli Eğitim Bakanlığının son verilerine göre on dört binin üzerinde özel öğretim kurumu bulunmakta ve bu sayı her geçen gün artmaktadır.
Özel okullar denince son dönemlerde özellikle fahiş fiyatlar konusu gündeme gelmektedir. Ancak özel okul sahipleri ile bu konu konuşulurken onlar da çoğunlukla artan maliyetlerden şikayetçidirler. Yani durum bir dokun bin ah işit durumu.
Özel okulların problemlerini ayrı bir yazıda incelemek üzere şimdilik burada bırakarak bugün daha çok özel okullarda çalışan ve sayıları artık ciddi boyutlara ulaşan öğretmenlerimizi ve onların problemlerini dile getirelim.
Özel okul öğretmenlerinin problemleri denince aklımıza ilk gelen sorun yasal dayanak problemidir. Türkiye'deki eğitim sisteminin esaslarını belirleyen ve özel okullarda çalışan öğretmenlerin de uyması gereken temel ilkeler 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile belirlenmektedir. 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ve bu kanuna bağlı çıkarılan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği her ne kadar özel okullarda çalışan öğretmenlerin durumlarıyla ilgili maddeler barındırmaktaysa da onların hak kayıplarını önlemede yetersiz kalmaktadır.
Özel okullarda çalışan öğretmenlerimizin en büyük sıkıntılarından biri de ücret yetersizliğidir. Bir zamanlar özel okul öğretmenleri devlet okulunda çalışanların neredeyse iki katı maaş alırken şu anda büyük oranda asgari ücretle ve belki de asgari ücretin altındaki maaşlarla hayatlarını devam ettirmeye çalışmaktadırlar. Eğitim sektöründe rekabetin artmasıyla beraber özel okulların maliyetleri düşürme çabaları, maalesef öğretmen maaşlarının düşük olmasına neden olabilmektedir. Özel okulların yüksek kar odaklı yaklaşımları da maaşların düşük olmasının nedenleri arasında sayılabilir.
Öğretmenlerimizin iş güvencelerinin olmaması, durumlarının özel okul sahiplerinin iki dudağı arasında olması en büyük olumsuzluklardandır. Sendikal ve toplu pazarlık güçlerinin olmayışı hem maaş hem de iş güvencesi anlamında yeterli güce sahip olmamalarına neden olmaktadır.
Özel okullarda çalışma saatlerinin ve iş yükünün yüksek olması, bu duruma bağlı olarak yaptıkları fazla mesailerin ücretlerini yeterince alamamaları öğretmenlerimizin yaşadıkları ciddi problemlerdendir.
Bunlar akla gelen ve öncelikle çözülmesi gereken problemlerdir. Öğretmenlerimiz, bu problemlerinin çözülmesiyle ilgili büyük beklenti içerisindeler. Önümüzdeki süreçte çıkması beklenen ve geçtiğimiz haftalarda meclise sevk edilen öğretmenlik meslek kanunu taslağı öğretmenlerimizi hayal kırıklığına uğratmıştır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu devlet okullarında çalışan öğretmenlerimizi olduğu gibi özel okullarda çalışan öğretmenlerimizi de kapsamalıdır. Onların haklarını ve ihtiyaçlarını da yasal güvence altına almalıdır. Özellikle maaş ve iş güvenceleri kanunla korunmalı bu durum özel okul sahiplerinin insafına bırakılmamalıdır.
Bir önceki kanunda sembolik olarak verilen uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik hakları ekonomik karşılığı olacak şekilde bu kanunla düzenlenmeli, gerekirse uzmanlık ve başöğretmenlik tazminatları devlet tarafından ödenmelidir.
Şartlarının iyileştirilmesi ile ilgili maliyetler sadece özel okul sahiplerine yüklenilmemeli, devlet bu konuda elini taşın altına koymalı, maliyetlerin bir kısmını üstlenmelidir.