Kamuoyunda uzun süredir konuşulan yeni müfredat taslağı “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla 26 Nisan günü bakanlığın internet hesabından paylaşılarak görüş ve önerilere açıldı. Paylaşılmasıyla beraber bir taraftan çok sert ve yoğun eleştirilere maruz kalırken diğer taraftan mükemmel bir müfredat açıklamaları gelmeye başladı.
Türkiye’de ne zaman eğitime dair bir konu tartışmaya açılsa ya toptan reddedip her şeyiyle batıcı bir anlayış yürütmemiz gerektiğini söyleyen bir anlayış ya da devlet yaptıysa doğrudur bakış açısıyla hareket eden başka bir anlayış çıkıyor karşımıza maalesef. Biz bu iki anlayışın da yanlış olduğunu belirterek yeni müfredat taslağına dair birkaç noktaya değinelim:
Bütüncül eğitim yaklaşımı modelinin uygulanması çocuğun gelişimi açısından oldukça önemlidir. Özellikle günümüz eğitim anlayışlarının çoğunun hemfikir olduğu bu model, çocuğun çok yönlü gelişimi için büyük ve çok değerli bir değişikliktir.
Türkiye PİSA verilerine göre matematik, fen ve okuma becerilerinde OECD ülkelerinin ortalamalarının altındadır. Bunun en büyük sebeplerinden biridir şu an uyguladığımız müfredatımız. Çünkü müfredatımız genel olarak bilgiye yönelik bir yapıda olup maalesef bilgi yüklemesi yapmaktadır. Beceri temelli öğrenmenin müfredatın temelini oluşturması, bilgi okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık, görsel okuryazarlık, kültür okuryazarlığı, vatandaşlık okuryazarlığı ve veri okuryazarlığı becerilerinin de olması bu anlamda da olumlu sonuçlar doğuracaktır. Çünkü okuryazarlık becerilerinin öğretim programlarında yer alması, öğrencilere 21'inci yüzyıl yaşam becerilerini kazandırmak ve ayrıca PISA, TIMSS gibi uluslararası değerlendirmelerde ön plana çıkan okuryazarlık becerilerinde öğrencilerimizin daha iyi noktalara gelebilmeleri açısından çok olumlu bir adımdır. Müfredatın yüzde otuz beşe yakın oranda sadeleştirilmiş olması da bu duruma katkı sağlayacaktır.
Yeni müfredatta yer alan eğitim anlayışında program dışı etkinliklerde yer alan sosyal sorumluluk ve hayat boyu öğrenme anlayışı öğrencilerin yaşadıkları toplumun sorunları ile ilgilenmeleri, hayatları boyunca karşılaşacakları zorluklara direnç göstermeleri anlamında önemli bir adımdır. Bu program değerler eğitimi kavramıyla iç içe bir şekilde uygulanabilirse çok büyük anlam ifade eder.
Yetkin ve erdemli insan yetiştirmenin eğitimin amacı olarak belirlenmesi çok değerli olup diğer bütün konularda olduğu gibi bu konuda da yetkin ve erdemli insan kavramının içinin iyi doldurulması lazım.
Programların uygulanmasında temel alınan öğrenme yaklaşımlarının yaşantısal öğrenme, proje temelli öğrenme, bağlamsal öğrenme, sorgulamaya dayalı öğrenme ve iş birlikçi öğrenme olarak belirlenmesi, öğretim programlarında farklı öğrenme yaklaşımlarına yer verilmesi ile öğrencilerin bireysel farklılıklarına duyarlı bir öğretme-öğrenme sürecinin sağlanması yönünde önemli bir adım atılmış gibi görünüyor.
Bu müfredatın da diğer bütün müfredatlar gibi en büyük handikapı kağıt üzerinde kalmasıdır. Özellikle beceri temelli atölyelerin her okulda olmaması, sonraki süreçte ciddi yatırımlar gerektirmekte olup uygulama boyutunda çok hassas davranılmalıdır.
Bu çalışmanın görüş alınma kısmı olumlu olsa da verilen süre çok az. Özellikle kamuoyunda yeterince tartışılması sağlanmalı, gerekirse değerlendirme verileri elde etmek için öncelikle pilot uygulamalar yapılmalı, bir oldubittiye geldi hissi oluşturulmamalı. Yine kısa sürede öğretmenlerin konu ile ilgili nasıl bir eğitim görecekleri de ciddi bir soru işareti.
Yeni taslakla ilgili şimdilik çok detaya girmeden kısa bir değerlendirme yapmış olalım. İlerleyen süreçlerde elbette daha detaylı değerlendirmeler yapacağız.