Daha önce eğitimin amacı üzerinde durmuştuk. Eğitimin, eğitim dışında amaçlar için kullanılması, toplumların geri kalmasının en büyük sebeplerden biridir. Evet, toplumda giderek artan ve çılgınlık boyutuna varan bir eğitim furyası/modası ve ülke gelirinden eğitime aktarılan büyük bir bütçe var. Ancak buna rağmen eğitim düzeyinde bir türlü beklenen sıçrama oluşmamaktadır. Çünkü uygulanan eğitim, eğitim diye bilen şeyin kabuğudur. Eğitim gibi görünmekte ama içeriğinde eğitimden pek fazla bir şey bulunmamaktadır. Çünkü eğitim, eğitim dışı amaçların aracısı olarak görülmektedir.
- Bireylerin eğitim dediği şey, meslek ve paradır. Onlara göre, çocuklarının gelecekte iyi para kazanacakları bir meslek edinmeleri için iyi eğitim(!) almaları lazımdır. Ne acıdır ki bu kişilerin çocukları, o çok istedikleri mesleklere yerleşip iyi para kazanınca, onları yalnızlığa mahkum edip huzur evlerine göndermektedir. İyi bir insan, mesleğinde yeterliliğe ulaşmış kişiler yetiştirmekten ziyade, iyi para kazanmaya güdülenen bu insanlar, sonradan, eğitimin amacı olan ıslah yerine toplumun ifsadına neden olmaktadırlar.
- Devlet için eğitim, ideolojisini bireylere empoze etme aracı olmamalıdır. Müfredat, kişiyi özgür bir zihne ulaştırmak yerine resmi ideolojinin kölesi edinmeye yönelik hazırlanmamalıdır. Ama maalesef bu niyet en alakasız derslerin içine bile yerleştirilmekte, düşünen beyinler yerine, sürekli kendini haklı gören, birbirinin benzeri statik karakterler çöplüğü oluşmaktadır.
- Ayrıca okullar devlet için gençlerin toplanma ve oyalanma merkezleri gibi kullanılmaktadır. Gidip bir şeyler yapacağına bari okulda hiçbir şey yapmasın mantığı işletilmektedir. Oysa gençler, sadece beş yıllık zorunlu bir eğitim sonrası, kişisel gelişim, karakter gelişimi, hedefleri belirleme yeteneği ve değerler geliştirme isteği üzerine yoğunlaştırılmalıdır. Geri kalan zamanda meslek edinmeye yönlendirilmeli, eğitimin üretime katkısı çerçevesinde, eğitim yapmaları sağlanmalı, heba olan zaman geri kazandırılmalıdır..
- Eğitimin şekli eğitimin amacının önüne geçmiş durumda. Çılgınlık daha Anaokulu’nda başlamakta, özel öğretmenler tutulmakta, etüt merkezleri, dershaneler havalarda uçuşmaktadır. Çünkü milyonlarca rakibin olduğu sınavlarda ilk binlere girme zorunluluğu vardır. Öylesi bir durumda başarılı olmak için yapılacak tek şey, sonradan çoğunu unutmak üzere belleği olabildiğince bilgi ile doldurmaktır. Bunun için yine heba edilen kaynaklar ve hayatın en güzel yıllarıdır. Oluşturulmuş sistem bireylerin aksi bir tavır takınmasını imkânsız kılmak üzerine kurgulanmıştır. Çok bilgiyi zihinlerine hapsetmiş bireylerin çokluğu, daha çok bilgiyi yani özel öğretmeni ve dershaneleri zorunlu kılmaktadır. Yani bilgi ihtiyacını çok bilgi depolamış öğrenciler ordusu oluşturan etüt merkezleri, özel öğretmenler ve dershanelerin kendisi oluşturuyor. Yapay bir eğitim ihtiyacı doğurup ihtiyaç fazlası yapay bir eğitim için eğitimi kullanıyorlar
Bunlara karşılık eğitim sisteminde acilen, şekilden çok içeriğe önem veren köklü değişimler yapılması elzemdir. Öncelikle;
- Yeni bir müfredatın taslağı hazırlandı ve kamuoyuna sunuldu. Ama daha radikal çözümler üretme zorunluluğu bulunmaktadır. Müfredat, bakışları eğitimin içeriğinden ziyade eğitimin kendisine yönlendirmelidir. Okullarda beyefendi ve hanımefendiler yetiştirme çabası içine girilmeli, bilgi yükleyen değil, hedefler üzerine düşünen ve üreten bir zihin hedeflemelidir. Derslerin akademik bölümleri ise projeler ve üretim üzerine yani pratik hayatta dokunan yönlere odaklanmalıdır.
- Bu eğitim camiası bu hantal yapıdan kurtarılmalı, eğitim daha özlü bir yapıya kavuşturulmalıdır. Sanatsal ve bedensel etkinlikler ile yabancı diller, ders ortamından ziyade bireysel gelişim kurslarına havale edilmeli ve devlet üzerindeki yükü hafifletilirken şu andaki önemsiz ders durumundan kurtarılmalıdır.
- Okul dışına alınan sanatsal etkinliklere ayrılacak zamanın, süresi ve kalitesi artırılıp sanatsal faaliyetler ön plana alınırken, okullardaki ders sayısı düşürülmeli, derslerin içeriği daha sade ve daha az yoğunluklu hale getirilmelidir. Öğrenciye her alanda, ihtiyacı olmayan bilgi yüklenmemeli, öğrenci ancak ihtiyacı olan bilgi ile donatılmalıdır.
- İhtisaslaşma ve ayrışma daha ortaokul sıralarındayken yapılmalıdır. Örgün eğitim ile 12 yıl okulda okuma özendirilmemeli, yaygın eğitim olanakları ile beraber, üniversite kapılarında heba olan ve bir boşluğun içinde yalnız bırakılan gençlik, erken çağlarda üretime ve hayatını kurgulamaya yönlendirilmelidir.