27 Kasım’da muhalifler Heyet Tahrir Eş-Şam (HTŞ) öncülüğünde Esad rejimine karşı taarruza geçip 8 Aralık günü Şam’ı ele geçirmeleri ve Esad’ın ülkeden kaçmasıyla 13 yıllık iç savaş ve 61 yıllık Baas rejimi fiilen çöktü.

Suriye’de yeni yönetim geçici başbakan ve hükümet atadı. Ancak yıkık ve darmadağın olmuş bir ülkeyi toparlamak ve imar etmek hiç kolay olmayacak. Bunun için ülkede öncelikle birlik ruhu ve ülkenin ayağa kalkacağına dair irade ve inanca ihtiyaç vardır.

Yeni yönetimin, öncelikle toprak bütünlüğü ve kamu otoritesini sağlaması ve halkın tamamını kuşatıcı bir yönetimi adil bir şekilde dizayn etmesi ve yeni tefrikalara meydan vermemesi elzemdir. Uzun yıllardır acı çeken bütün unsurlarıyla Suriye halkının, artık başka acıları kaldıracak takati kalmamıştır. Bunun için kimseyi dışlamadan toparlayıcı bir anlayışla devlet düzeni yeniden yapılandırılmalıdır. Ne etnik ne de mezhebi ayrımcılık yapılmadan adil ve hakkaniyete dayalı bir sistem kurulmalıdır.

Bu aşamada yeni yönetimin Suriye’yi bir laboratuvar olarak kullanıp vekalet savaşları yapan emperyalist ülkelerin ‘dost görünümlü ve yardımcı olma niyetli’ şeytani tuzaklarına karşı dikkatli olmalıdır. Emperyalistler, Suriye’yi istikrarsızlaştırmak için uydu örgütleri kullanıp vekalet savaşları ile Suriye’yi ve kaynaklarını tarumar etmediler mi? Bir şeyi bilerek bozandan-kırandan düzeltmek için yardım talep edilmesi akıl tutulmasıdır. ABD, İngiltere, Fransa başta olmak üzere Çin ve Rusya da dahil hiçbir şekilde bunların yardım adı altında ülkeyi ele geçirmelerine fırsat verilmemelidir. Bu ülkelere söylenecek en güzel söz: “Gölge etmeyin yeter” olmalıdır. Yılandan dostluk, akrepten bal yapması beklenemez.

Emperyalist ülkelerin kendi çıkarları ve israil terör örgütü (İTÖ)’yü koruyup kollamaktan başka bir amaçları yoktur. Hiçbir zaman Müslümanlara dost olmadılar, olmayacaklar. Bunu neden anlamıyoruz? Bu ülkelere özellikle de büyük şeytan ABD ve avenesi, olumlu bir şey yapmak istiyorlarsa kolladıkları siyonist terör rejimini her platformda desteklemekten ve silah vermekten vazgeçsinler ve İTÖ’nün işgalini sonlandırsınlar.

Emperyalistler temel olarak bir yeri kaybettiklerini anladıklarında A-B-D planları devreye alınıp, “planımız dışında bir gelişme oldu bari kontrol altına alalım” diye düşünüp ona göre irtibat kurmaya ve çeşitli vaatlerde yeni yönetimleri ele geçirmeye ve kendi çizgilerine getirmeye çalışırlar. Bu oyunlara karşı uyanık olunmalıdır.

Suriye’nin yeniden ayağa kalkabilmesi ve imarı için komşu ülkeler başta olmak üzere İslam ülkeleri Suriye halkına emperyalistlerin planlarını uygulamak ve onlar adına değil, Suriye halkına destek olmak amacıyla bir araya gelerek herkes elini taşın altına koymalıdır. Geçmişte yapıldığı gibi sorun emperyal ülkelere havale edilmeden çözüm yoluna gidilmelidir.

Suriye’de rejimin devrilmesinden sonra ABD’nin eli kanlı Dışişleri Bakanı Blinken Türkiye, Irak, Ürdün’e giderek sanki Suriye halkının dostu ve iyiliklerini istiyorlar gibi açıklamalar yaptı. Aksa Tufanı’ndan sonra terör devletine giderken, “Ben buraya bir Yahudi olarak geldim” diyen el kanlı Blinken, Suriye’ye ne olarak geldi dersiniz? Tabi ki amacı, kendi istedikleri yönetimin oluşması ve piyonları olan örgütleri korumak ve alan açmak amaçlıdır.

İTÖ, maalesef unutulan Gazze’de sivillere yönelik katliam ve soykırıma dünyanın sessizliği, Müslümanların tepkisizliği nedeniyle artırarak devam ettiriyor. Aynı şekilde Suriye’de ortaya çıkan yeni durumu fırsat bilen İTÖ, Suriye topraklarını işgal ediyor ve stratejik noktalara hava saldırıları düzenliyor. Müslümanlar birlik olup elbirliğiyle karşı güç kullanmadığı sürece de işgal ve katliamlar durmayacaktır. Duamız ve desteğimiz Gazze ve Suriye halkı iledir.

Selam ve dua ile…