Aksa Tufanı Harekâtından bu yana israil terör örgütü (İTÖ), Filistinlilere yönelik açıktan soykırım yaparken, diğer taraftan savaşı yaymaya ve bölge ülkelerini savaşın içine çekme amaçlı saldırı ve kışkırtma planlarını pervasızca uyguluyor. Lübnan, Suriye ve İran’da sürekli olarak kendine tehlike gördüğü kişi ve kurumlara karşı ABD, İngiltere ve batılı emperyalist ülkelerin desteğiyle saldırı ve katliamlar gerçekleştirdi.
Aksa Tufanı’ndan önce bu saldırıları yapan ABD ve İTÖ’ye anladığı dilden cevap verilmeyince bu saldırıları ‘Kendileri İçin Hak’ görmeye başladılar. 3 Ocak 2020’de Suriye’de Kasım Süleymani’nin katledilmesi ile başlayan son saldırılara Suriye, Lübnan, İran ve Filistin’de aralıksız devam edildi. 1 Nisan 2024 günü İran’ın Şam konsolosluğu bombalanarak 2’si general 7 İran vatandaşı katledildi. İran uzun süredir kendisini savaşa çekmeye çalışan bu kışkırtıcı cinayetlere karşı “meşru misilleme” hakkını kullanacağını açıkladı.
İran İslam Cumhuriyeti rehberi Ayetullah Hamaney’in bayram hutbesinde işgalci rejiminin cezalandırılacağını açıklaması ile dünya bu misillemeyi beklemeye başladı. Nihayetinde İran, bayram sonrası 13 Nisan Cumartesi günü akşam saatlerinde işgalci terör rejimine yönelik “Sadık Vaat Harekâtı” adıyla kamikaze İHA’lar ve füzelerle misilleme saldırısını başlattı. İran ile birlikte Lübnan, Yemen ve Suriye’den saldırılar başladı. Saldırının başlamasının ardından İTÖ’nün komşusu Müslüman ülkeler hemen hava sahalarını kapattıklarını açıkladılar. Zaten İran’ın etrafını üslerle ve savaş gemileri ile çeviren ABD ve yardakçısı İngiltere, İTÖ’ye her şartta destek olup koruyacaklarını açıkladılar ve İHA ve füzelerin büyük kısmının İTÖ’ye varmadan imha edildiğini duyurdular. Bu yetmedi Ürdün yönetimi bir ihanete daha imza atarak İHA ve füzeleri düşürdüklerini açıkladı.
İran’ın misilleme saldırısı sonrası tıpkı 7 Ekim Aksa Tufanı Harekâtı sonrasında olduğu gibi batı ülkeleri, Avrupa Birliği ve kurumları art arda İTÖ’ye destek açıklamaları yaptılar ve İran’ı sert şekilde kınadılar. Peki, İTÖ’nün Gazze ve bölge ülkelerine yönelik kural tanımayan saldırı ve katliamlarına neden ses çıkarmadınız? Peki, Batı ülkeleri İTÖ’ye destek çıkarken Afganistan ve Cezayir dışında kalan diğer Müslüman ülkeler neden İran’ı İTÖ’ye karşı desteklemediniz? “Küfür tek millet” gerçeği bir kez daha ayan olurken, Gazze ve Kudüs davasına sahip çıkamayanlar neden korkuyorsunuz? Belki iş biraz daha uzasa kendi topraklarını İTÖ ve ABD’ye açacak ülkeler olacaktı?
Sabaha kadar devam eden misilleme saldırısı sonucunda İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, “Dün geceden bu sabaha kadar devam eden ‘Sadık Vaat Harekâtı’ tam bir başarı ile tamamlandı ve bu operasyonla tüm hedeflere ulaşıldı. Büyük istihbarat merkezi ve Nevatim Hava Üssü hedef alındı.” dedi.
Buna karşın İTÖ ise, saldırılarda bir kişinin yaralandığını ve bir askeri tesisin hafif hasar gördüğünü duyurdu.
Gazze savaşında gördük ki İTÖ, görüntüler olmasına rağmen kayıplarını sürekli olarak gizliyor. Saldırının haber verilmesi ile birlikte Netanyahu ve bakanları korkudan sığınaklara kaçtı ve halkın sığınaklara girmesini istediler. Bu korku size yeter. İnşallah yakında yok olup gideceksiniz!
Şimdi gelelim aylardır hatta yıllardır “İran hiçbir şekilde israil’i vurmaz. Üst perdeden tehdit eder fakat vurmaz” diyen kesimlere! TV’lere çıkan yorumcu eski generaller, sözde güvenlik ve terör uzmanları, stratejistler, akademisyenler, iletişimciler vs. ile siyasetçiler!
Hani İran kesinlikle israil’i vurmazdı? ‘Sadık Vaat’ operasyonundan sonra da saldırının danışıklı olduğu gibi akla ziyan değerlendirmelerde bulundular. Öncelikle şunu belirtelim ki, haber kanallarını parsellemiş bu şahısların kahir ekseriyeti bağlı oldukları güç odaklarının talimat ve planlarına göre konuşuyorlar. Tabi oldukları güç odakları neyi istiyorsa o algıyı yaymaya çalışıyorlar. Bunun dışında kalanların bir kısmı da ‘ırkçılık’ ve ‘mezhepçilik’ bataklığına saplanmış kişiler olup ırk ve mezhep taassubu etkisiyle yorum yapıyorlar. Özgün ve özgür yorum yapıp düşüncelerini serbestçe söyleyen çok az kişi var. Zaten böyle olanları da TV’lere çıkarmıyorlar.
Bize düşen hiçbir ırki ve mezhebi taassup yapmadan İTÖ, ABD, İngiltere şeytan üçgeni ve onları destekleyenlere karşı savaşan ve mücadele eden kim varsa onlara destek olmaktır. Bugün tek olan küfür cephesi karşısında ümmetin ‘Bir’ olmaya ihtiyacı vardır. Bu birliği ne adına olursa olsun bozmaya çalışanlara fırsat vermemeliyiz. Gazze ve Aksa için hiçbir adım atmayanların, mücadele edenlere laf söylemesine ve gündem değiştirme çabalarına set olmalıyız. Tek düşmanımız İTÖ ve onu destekleyenlerdir. Dostluğumuz ve kardeşliğimiz bize, düşmanlığımız ve öfkemiz ise küfür ve işgal cephesine olmalıdır. Vesselam…