İsrail terör örgütü (İTÖ)’nün Gazze Şeridi’nde işlediği soykırım, gerçekleştirdiği katliamlar ve sivillere karşı yürüttüğü kirli savaşta altı ay geçmesine rağmen hazin manzara değişmiyor.
Filistinli direniş grupları ve mücahidlerden aldığı ağır darbeleri gizleyen ve mücahidlerin karşısına çıkmaktan tırsan İTÖ, bir taraftan vahşi ve kirli saldırılarla direnişi kırmaya çalışırken, diğer taraftan açlık, susuzluk ve ilaçsızlığı silah olarak kullanmaktan geri kalmıyor. İTÖ’nün bu barbar saldırı ve ambargosu ve dünya devletleri ve aciz İslam ülkelerinin yöneticileri sayesinde Gazze Şeridi maalesef açık kabristan’a döndü. Ramazan ayını Gazze’de vahşi saldırılar ve açlıktan ölümler ve bakmaya güç yetiremediğimiz görüntüler ile buruk geçirdik. Şimdi bayram geldi manzara değişmedi ve bayramı buruklukla kutlayacak bir haldeyiz.
Devlet yöneticileri elle tutulur bir adım atmaktan aciz bir şekilde sessiz kalmaya devam ediyorlar. Buna mukabil dünya halkları ve Müslüman halklar meydanları boş bırakmıyor. Batı ülkelerinde dünya vicdanı bu vahşet ve soykırımı durdurmak için eylemlerine aralıksız devam ederken, İslam ülkelerinde oluşan atalet yerini tekrar canlı nümayişlere bıraktı. Yemen, Endonezya gibi İslam ülkelerinde kitlesel gösteriler hiç durmadı. Ürdün yönetiminin engellemelerine ve gözaltılara rağmen Ramazan ayının başından beri başkent Amman'daki israil Büyükelçiliği önünde protesto gösterileri düzenleyerek, Gazze'deki zulmüne karşılık olarak büyükelçiliğin kapatılmasını ve israil ile normalleşmeye son verilmesini talep ediyorlar.
Yaşanan vahşet zaman ilerledikçe sıradanlaşmaya ve normalleştirilmeye çalışılıyor. Buna izin vermeyelim. Birçok kişi Gazze’den gelen görüntüleri izleyemediğini, haberleri takip etmek istemediğini ve dayanamadığını söylüyor. Hayır böyle yapmayalım vahşetin sıradanlaşmasına izin vermeyelim. İşlenen vahşet dayanılmaz boyutta olsa bile bu görüntüleri izleyelim ve barbar, insanlık düşmanı siyonistlerin zulmünü gündemde canlı tutalım. Bu şekilde hem bizim hem neslimizin siyonist katiller ve destekçileri emperyalistlere karşı kinimiz ve öfkemiz her zaman canlı kalsın, ta ki bu vahşi siyonistler Ğarğat ağacının arkasına saklanacakları gün gelene kadar bu öfkemiz hiç bitmesin. O gün gelince açlıktan ölen bebeklerin, bombardıman altında kalan bebek cesetlerinin aç kalan köpeklerin ağızlarında olmasının hesabını hem siyonistler hem destekçileri emperyalistlerden hem de sessiz kalan yöneticilerden soralım.
Ülkemizde işgal ürünleri ve işgalcileri destekleyen firmaları boykot ve Gazze’ye destek gösterilerinde son zamanlarda seçim süreci ve Ramazan ayının etkisiyle bir gevşeme görünüyordu. Buna rağmen her hafta gösteri ve yürüyüş yapan ve eylemlerine hiç ara vermeyen kardeşlerimiz de vardı. Yıllardır Ramazan ayının son cuma günü yâd edilen “Dünya Kudüs Günü” vesilesiyle ülkemizin her şehrinde olduğu gibi dünya genelinde bugün de Gazze’ye destek gösterileri yapıldı. Pazar günü Diyarbakır’da on binlerin katılımıyla “Aksa Tufanı’na destek yürüyüşü” yapıldı. Cumartesi günü İstanbul’da yapılan eylemlerde polis aşırı bir şekilde sert davranarak başörtülü eylemcileri ters kelepçe ile gözaltına aldı. Gazze her gün gözümüzün önünde açlıktan ve vahşi bombardımandan kırılırken, İTÖ’yü protesto edenlerin bu şekilde gözaltına alınması da ne oluyor? Bunu kim yapıyor? Neyi planlıyorsunuz? İstanbul valisi farklı marjinal grupların iyi niyetli vatandaşları kullanarak olayı bu hale getirdiklerini açıkladı. Ne olursa olsun polisin Gazze’ye destek veren halka bu şekilde davranması kabul edilemez. Hükümet bu konuda gereğini yapmalıdır.
Bu konuda açıklama Yapan HÜDA PAR lideri Sayın Yapıcıoğlu’nun “Bazıları Gazze ile ilgili atılması gerektiğine inandığı adımları atması için hükümeti zorlama niyetiyle, bazıları ise hükümeti zor durumda bırakmak niyetiyle hareket ediyor. Allah kalplerde saklı olanı bilir…” şeklindeki yapıcı yaklaşımına aynen katılıyoruz. Fitne peşinde koşup gündem değiştirme amaçlı pusuda bekleyen siyonist artıklarına da fırsat verilmemelidir.
Son olarak bütün bu vahşete rağmen hâlâ İTÖ ile ticari faaliyetine devam eden firmalar da teşhir edilip boykot kapsamına alınmalıdır. Bu firmalar da soykırım ve vahşetin ortağıdır. Elbette bu yaptıklarının cezasını ya dünyada ya Ukbâ da çekeceklerdir. Elbet bir gün o ticaretleri onlara bela ve pişmanlık olarak dönecektir. Vesselam…