Ramazan ayı ve Gazze’de devam eden soykırım ve katliamların gölgesinde bu pazar günü ülke olarak yerel seçimlere gidiyoruz.
Seçim sürecinde bırakın Gazze’de yaşanan vahşeti ve kirli savaşı gündem etmeyi; Gazze’yi ilk ve değişmez gündem yapan ve bunu her fırsatta söyleyen HÜDA PAR’a yönelik CHP ve DEM Parti’nin akıl almaz söylem ve hakaretleri ile seçime giriyoruz. Geçen yıl yapılan 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde olduğu gibi işleri güçleri HÜDA PAR’a saldırmak. Bununla neyi amaçlıyorlar? Neden HÜDA PAR’a saldırıyorlar? Aslında burada asıl mesele dünyanın her tarafında İTÖ’nün soykırım ve vahşetini gündem eden ve Gazze’ye destek olan bütün ülkeler ve kesimler bir şekilde dünya siyonizmi ve küresel emperyalistlerin hedefi oluyor. İTÖ ve destekçisi ABD her ülke içinde kullanışlı aparatlarını devreye sokarak İTÖ’ye karşı çıkan ve Gazze’ye destek olanları yıpratma, etkisizleştirme ve bir şekilde devre dışı yapmak amacıyla hedef alıyor. Bunu Gazze’ye destek veren ülkelerde çıkarılmak istenen kriz ve kargaşalardan anlayabiliriz. Bir taraftan Rusya’da olduğu gibi sivillere yönelik “terör” saldırıları ile hem Gazze’ye destek olmanın cezasını kesiyorlar hem de Gazze’nin gündem olmasını engelliyorlar. Buna Türkiye ve İran’da daha önce yapılan saldırıları da ekleyebiliriz.
Şu anda ülkemizde bir seçim süreci var ve bu seçim sürecinde Gazze’ye her platforma verdiği samimi destek ve izlediği siyaseti ile halkta makes bulan HÜDA PAR’ı olmadık iftira, hakaret ve algı oyunlarıyla yıpratmak ve oyun dışına itmek istiyorlar. Emperyalizmin Türkiye şubesi CHP ve onun “Kürt versiyonu” parti kendi tabanlarında yaşanan çözülmeyi engellemek ve verilen talimatı yerine getirmek maksadıyla HÜDA PAR’a saldırmakla tabanlarını konsolide etmeyi amaçlıyorlar. CHP tarihi zaten İslam’a ve Müslümanlarla mücadele ile geçti. Bunlardan zaten farklı bir tavır beklemiyoruz. Fakat Kürt halkını, yaşanan acıları istismar ederek siyaset yapan ve Kürt halkının iradesini “Türk Solu”na teslim eden HDP ve yeni versiyonu DEM Parti, “Kürtlükle” ve “halkın partisi” olmakla alakası olmadığını bir kez daha ispatladı.
Öncelikle kendileri bu seçimde halkın tercihlerine göre hareket edeceklerini belirterek teşkilatlarında ‘ön seçim’ yaptılar. Batman’da yapılan ön seçimde taban ezici bir sonuçla Avukat Mehdi Öztüzün’ü seçti. Ne var ki, siyaset baronları Batman’da sevilen ve diyaloga açık olan Öztüzün’ü oyun dışına atmak istiyordular. Batman’da yaşayan ve Öztüzün’ü tanıyan herkes biliyor ki, Öztüzün onların hegemonyasına girmeyecekti. Bunu bildikleri için onu devre dışı bırakmalıydılar. Bu amaçla “kadın kotası” diye bir şey uydurdular ve onu sözde “eş başkan” aslında sadece encümen olarak atadılar. Madem kadın kotanız vardı o zaman ön seçimde sadece kadın adayları oylasaydınız? DEM tabanı ve Öztüzün bu sonucu kabullenmedi. Bu arada Batman Petrolspor maçında meslektaş olan HÜDA PAR adayı Serkan Ramanlı ile doğaçlama bir şekilde seyirciler arasında yan yana görüntülenmesini fırsat bilip onu ihraç ettiler. Oysa herkes biliyor ki, asıl mesele bu fotoğraf karesi değildi. Öztüzün’ü harcamayı önceden kararlaştırmıştılar. Bu kare Batman’da ve basında çok olumlu ve “özlenen tablo” diye sevinçle karşılanmıştı. Lakin nasıl olduysa bu olumlu kareden kaos çıkarmayı başardılar. Buna kimse bir anlam veremedi. Herkesin örnek diye baktığı bir kareden kaos çıkarmak ancak “sol” zihniyete sahip olmakla olur. Bir de “tabanımızı sükunete çağırıyoruz” diye trajikomik açıklama yapmaları yok mu? Aslında ne taban sizin umurunuzda ne de bu kararınız tabanın umurunda. Zaten tabanınızın bu kare ile ilgili bir sorunu hiç olmadı.
Bu olay sonrası DEM Parti’nin sözcüleri ve Kürt olmayan ve muhtar olacak kadar oyu olmayan marjinal bir partiden talimatla eş başkanlığa atanan biri 90’lı yılların kirli siyaset dili ile HÜDA PAR’a saldırarak halka reva gördükleri olayı unutturmaya çalıştı. Kürt olmayan biri Kürtler adına konuşma hakkını ve Kürtleri birbirine kırdırma hakkını nereden alıyor? Bu yetmedi Batman ve Diyarbakır Nevruz mitinglerinde nevruz kutlamak için toplanan kitleler karşısında aynı üslupla saldırdılar. Kürtlerin iradesini “Türk Solu”na teslim eden ve marjinal solun devrim fantezilerine Kürt gençlerini kurban etmek amacıyla Kürtler arasında yeniden çatışma çıkarmak isteyenlerin oyunlarını görelim. Halkımız bu oyunları görüyor ve bu oyunlara ve kışkırtmalara gelmeyecektir. Kimin dost olduğunu ve kimin hangi projenin aparatı olduğunu çok iyi görüyor. Bu saldırılarla güneşin doğuşunu engelleyemezsiniz.
Selam ve dua ile…