Gazze Şeridi’nde 4 aya yakındır siyonist işgal çetesi tarafından dünyanın gözü önünde işgal, katliamlar, her türlü insanlık ve savaş suçunu barındıran soykırım ve vahşet işlenmeye devam ediyor.
Hiçbir ahlaki değer tanımayan, hiçbir kutsalı ve kırmızı çizgisi olmayan israil terör örgütü (İTÖ) hem kendi halkına hem de mazlum Gazze ve Batı Şeria halkına yapmadığı zulüm ve çirkeflik kalmadı. Kendi siyasi ikballeri için kendi vatandaşlarını bile öldürmekten çekinmeyen bu katiller sürüsü çocuk, kadın ve sivillere yönelik vahşi katliamları yapması bir yana; çocukları, sivilleri ve ölüleri bile organlarını almak için kaçırıyor. En son Filistinlilere ait mezarlıkları tahrip etme barbarlığını gerçekleştirdi ve bunu itiraf etmekten de çekinmedi.
Bütün bu zulüm ve vahşetlere rağmen büyük şeytan ABD ve şurekâsı batılı emperyalistler her türlü desteği vermeye devam ediyorlar. Peki, Gazze’de durum siviller için gittikçe kötüleşmesine ve salgın hastalıklar ve toplu ölümler olma riskine rağmen Müslüman ülkeler ne yapıyor dersiniz? Müslüman ülkeler Yemen gibi Gazze’den yana cesur bir duruş sergileyeceklerine ancak birbirleriyle uğraşıyorlar ve birbirlerine diş gösteriyorlar. Siyonist vahşilere karşı sessiz kalan Müslüman ülkeler, birbirlerine karşı olunca aslan kesiliyorlar. Bu cesareti birbirinize değil de neden siyonist bebek katili soykırımcı vahşilere karşı sergilemiyorsunuz?
Tabi ki bunda emperyalistlerin son üç yıldır ektikleri fitne ve ayrılık tohumlarının ve Müslümanlar arasında oluşturulan sınırlar ve çizilen haritalar ile oluşturulan derin ayrılıkların etkisi vardır. Ancak Müslüman toplumlar olarak bizlerin bu hali; Allah’ın Al-i İmran 103 ve benzeri ayetlerdeki “birlik” emri ve uyarısına uyarak emperyal oyun ve planları bertaraf etmek yerine, onların strateji ve nifak projelerinin figüranı olmayı tercih etmemizin bir sonucudur.
Müslüman devletler, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) gibi kurumlar Gazze’de yaşanan vahşete karşı bir araya gelip birleşmeyecek ise ne zaman birleşecek? Müslüman toplumlar ve devletler emperyalistler tarafından kurgulanan “sun’i” sorunları bir kenara bırakarak Gazze ve Aksa davası etrafında birleşmelidirler. Aynı şekilde “ulus devlet” anlayışında kurtularak, emperyalistlerin bizlere empoze ettiği “milli çıkarlar” gibi uyduruk gerekçeler ile ırkı ve mezhebi çıkarları önceleyen tavır ve düşüncelerden kurtularak “ümmet” olmanın şuuru ve bilinciyle hareket etmeliyiz.
Büyük resimde Osmanlı’yı yıkmak üzere Selanik’teki Yahudilerin kurduğu İttihad ve Terakki’nin, “Önce parti sonra vatan” söylemini ümmet olarak taklit etmeyi bırakalım. Bugün Gazze’de yaşanan vahşet karşısında bu küçük hesapların hiçbir kıymeti yoktur. Yarın Allah’ın huzuruna vardığımızda verecek bir hesabımız da olmayacaktır. Hiçbir milli, ırki ve mezhepsel çıkar ve plan, Gazze’de mazlumca katledilen çocuk ve sivillerden daha kıymetli değildir. Bugün filli olarak onurlu bir duruş ve tavır sergileyen Yemen dışında Allah’ın huzuruna alnı açık, yüz ak olarak çıkabilecek kaç devlet ve millet vardır? Bu gaflet ve atalet halinden silkinelim. Ülke yöneticilerimizi ümmetin birlik ve dirilişi için zorlayalım. Dünyevi çıkarları ve planları terk ederek ümmet olarak Gazze’ye yardıma koşalım.
Gazze direnişi ve cihadı dünya genelinde bir uyanışa ve dirilişe vesile oldu. Batı toplumlarında halkın katliamlara gösterdiği tepki İslam coğrafyasında gösterilmiyor. Kendi sorunlarımız ile uğraşmak ve Gazze’yi gündemden çıkarmaya yönelik tuzaklara dikkat edelim. Gazze etrafında ümmetin birleşmesi ve ortak duruş sergilemesi için çabalayalım. Bu süreçte aramıza nifak ve tefrika sokacak adımlardan uzak duralım ve bu oyunlara karşı uyanık olalım. Ümmetin Gazze ve Aksa etrafında birleşmesini sabote eden tüm söylem ve eylemlerin siyonistlerin ve emperyalistlerin bir oyunu olduğunu ve sadece onlara yaradığını bilelim ve bu oyunu bozalım. Yapan kim olursa olsun buna karşı çıkalım. Bugün İslam’a ve Müslümanlara her taraftan saldırılar yapılırken bizlerin ümmet olarak bu saldırılara karşı set olmamız gerekir. Zaman tefrika değil ittifak zamanıdır.
Selam ve dua ile…