7 Ekim’den bu yana terörist siyonist işgal rejimi diğer adıyla israil terör örgütü (İTÖ)’nün Gazze ve Batı Şeria’da katliam ve soykırıma varan vahşeti 4 günlük “insani ateşkes” anlaşmasına rağmen kısmen devam ediyor.
Verilen hiçbir ahdine ve sözüne bağlı kalmayan ve bununla anılmaktan övünen terör çetesi, Filistinli esirleri serbest bırakmakta ve anlaşmaya uymakta ayak diretti ve Filistinli esirleri arabulucu ülkelerin baskısı ile gecikmeli olarak serbest bıraktı.
Gazze direnişi ve şehitlerin pak kanları İTÖ’nün gerçek yüzünü dünya halklarına gösterdi ve yıllardır dünyaya sundukları imaj ve algıları yerle yeksan etti.
İTÖ’nün sözde ordusunun “yenilmez ordu” algısı 2006 yılında Hizbullah tarafından yıkılmıştı. Gazze’deki mücahidlerin ve Gazze halkının şanlı direnişi bunu perçinledi ve işgal çetesinin yenilmez olmadığı ve aslında içi boş bir “kâğıttan kaplan” olduğunu dünya halklarına gösterdi.
İkinci olarak işgal çetesinin sözde Ortadoğu’da “tek demokratik ülke” diye güzelleme yapan ve bu şekilde pazarlayan köle ruhlu satılmışların ve batılı ülkelerin maskesini düşürdü. İşgal çetesi İTÖ’nün aslında hiçbir kutsalı olmayan ve sınır tanımayan sapkın bir yönetime ve barbar bir anlayışa sahip olduklarını gösterdi.
Yine Gazze direnişi başta ABD olmak üzere batı ülkelerinin yıllardır dünya halklarına sunduklarına ve “batılı değerler” diye pazarlanan, “demokrasi, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, adalet, savaş suçları” gibi sözde batı medeniyetinin ortaya koyduğu söylemlerin aslında söz konusu Müslümanlar olunca hiçbir şey ifade etmediğini ispatladı. Bu söylemlerin aslında emperyalist ülkelerin işlerine geldiğinde kullandıkları bir aparat olduğunu dünyaya gösterdi ve böylece batı ülkelerinin ve batıya tapanların gerçek yüzlerini açığa çıkardı.
Esir takası sırasında yaşananlar İslam medeniyeti ile güce tapan siyonistler ve onları destekleyen batılılar arasındaki farkı ortaya koydu. Yıllardır Müslümanlar için dünya genelinde ötekileştirici, dışlayıcı ve “terörist” yaftası ile dünya halklarını İslam’dan ve Müslümanlardan uzaklaştırma projeleri ve algı oyunları, Gazze direnişi ve esirlerin konuşma ve davranışlarıyla çöktü. İlk bırakılan israilli 2 yaşlı kadının Kassam mücahitleriyle adeta helalleşip vedalaşmaları ve sonrasında israil basınına kendilerine çok iyi bakıldığını; sağlık ve hijyenlerine çok önem verildiğini açıklamaları İTÖ başı Netanyahu’nun ve siyonist zorbaların oyununu bozdu ve sonradan bırakılan esirlerin basına konuşmalarını yasaklama yoluna gittiler.
Dünya halklarının 4 günlük insani arada gerek karşılıksız serbest bırakılan Taylandlı işçiler olsun gerekse de israilli esirlerin Kassam mücahitleri ile olan diyalogları ve vedalaşma görüntüleri ile İTÖ’nün Filistinli esirlere yaptığı işkence ve zulümlerini kıyaslama imkanları oldu. Yaşananlar İslam ile siyonist evanjelistler arasındaki farkı ortaya koydu. İsrailli esirlerin davranışına baktığımızda direnişçilerle vedalaşmaları, el sallamaları, gösterdikleri sıcak davranış ile adeta ayrılmak istemez bir halleri vardı. Dünya kamuoyu ve dünya halkları bu yaşananları gördü ve emperyal güçlerin yıllardır kurguladıkları senaryoların, algı oyunları ve projelerin oyun ve aldatma olduğunu ve aslında kimin terörist ve insanlık adına korkulması gereken yapıda olduğunu görme ve anlama imkanları oldu.
Yaşanan bütün zulüm ve baskılara ve yüzde yetmişi kadın ve çocuklardan oluşan 15 bin şehide rağmen Filistinlilerin sağlam inançları, dirayetleri ve hiç geri adım atmamaları dünya halklarının hayranlığına ve İslam’a yönelmelerine vesile oldu.
Gazze’deki direniş ve mazlum çocuk, kadın ve sivillerin pak kanlarının dünya halklarının kalbinde ve ruhunda nasıl da canlandığını ve küresel bir intifada ateşini yaktığına şahit olduk. Bu direniş, samimiyet ve fedakârlık küresel zulüm sisteminin sonunu getirecektir. Allah nurunu tamamlayacaktır kafirler istemese de… (Saff Suresi: 8)
Selam ve dua ile…