7 Ekim cumartesi günü İzzeddin El-Kassam Tugayları’nın Siyonist işgal rejimine karşı başlattığı "Aksa Tufanı" operasyonu sonrası işgal rejiminin savaş ilanı ile başlayan süreç devam ediyor.
Siyonist işgal şebekesi kurulduğundan beri hem Filistin’de hem de dünyanın farklı bölgelerinde fitne, fesat ve kargaşanın merkezi ve yönlendiricisi bir konumdadır. Terör ve kaosun asıl kaynağı olan bu rejim arkasına aldığı ABD, İngiltere ve Avrupa ülkelerinin desteğiyle yaptığı her türlü insanlık düşmanı eylem ve teröre rağmen kimseye hesap vermiyor ve bildiğini okumaya devam ediyor.
Filistinli mücahidlerle karşı karşıya gelmekten korkan siyonistler, savaş uçakları ile yasaklı fosfor bombalarıyla sivil halka saldırıyorlar. Bu alçakça saldırılarına rağmen siyonist terör şebekesine Büyük şeytan ABD ve küçük şeytan İngiltere ve birçok Avrupa ülkesi savaş gemisi, uçak gemisi, asker ve mühimmat desteğinde bulunarak bölgeye göndermeye başladılar. Siyonist işgalcilere bu açık desteğe rağmen maalesef İslam ülkelerinin çoğunda bu desteği göremiyoruz. Müslüman halklar başta Türkiye olmak üzere sürekli nümayiş halinde ve Filistin lehine mitingler, gösteri ve yürüyüşler yapılmasına rağmen ülke yöneticileri (İran ve birkaç ülke hariç) açıktan tavır almıyor ve Siyonist terör devleti ve destekçileri ile karşı karşıya gelmek istemiyorlar. ABD Dışişleri Bakanı açıktan, bölgeye geldiğinde bakan ve siyasetçi olarak değil, bir “Yahudi” olarak olaya baktığını söylemesine rağmen hiçbir İslam ülkesi yöneticisinde bu cesareti göremiyoruz.
Şimdi siyonist terör şebekesi ve destekçileri halkı açlığa, susuzluğa ve ölüme mahkûm ederek Gazze’yi boşaltmaları ve Mısır’ı ikna ederek Sina’ya gitmelerini sözde “çözüm” olarak sunuyorlar. Böylece Gazze şeridini de rahatça ilhak edeceklerini düşünüyorlar. Onurlu Gazze halkı bu oyuna zaten prim vermiyor, vermeyecektir. Bize yeni gibi sunulan bu siyonist plan, aslında ABD eski başkanı Trump zamanında “Yüzyılın Anlaşması” adıyla sunulan “Yüzyılın İhaneti” Projesinin uygulanmasıdır. Hatırlanacağı üzere Trump yönetimi 22 Haziran 2019'da bu planın "Refah İçin Barış" başlıklı ekonomik kısmını yayınlamış, planın siyasi kısmını 28 Ocak 2020'de baş terörist Netanyahu ile birlikte Beyaz Saray’da resmen açıklamıştı.
Şimdi Gazze’yi “kara harekâtı” tehdidi ve her türlü insani haktan mahrum bırakarak bu plana razı etmeye çalışıyorlar. Tabi ki, Filistin halkı ve ölümü öldüren kahraman mücahidler bu plana izin vermeyecekler. Dünya siyonizmi ve emperyalizmini arkasına alan terör şebekesi ve destekçisi ABD bu planı yapadursunlar. Allah’ın yardımı ve Allah’ın iradesini yok sayanlar yakında asıl güç sahibi ve mülkün sahibi olan Kahhar ve Cebbar olan Allah’ın plan ve yardımını göreceklerdir inşallah.
Cephede yaşanan savaş dışında ayrıca siyonistlerle medya ve propaganda savaşı da yaşanıyor. Bu cephede yoğun çaba harcamalı ve söylemlerimiz ile ifadelerimize dikkat etmeliyiz. Hedefimizi belirlerken “Yahudiler” tabiri yerine “siyonistler” demeliyiz. Siyonizm karşıtı Yahudiler olduğunu unutmayalım. Her Yahudi siyonist değildir, lakin her siyonistin Yahudi olduğunu unutmayalım. Hedefimizi belirlerken “siyonistler”, “siyonit işgal çetesi” ve devlet yerine “siyonist terör şebekesi” demeliyiz.
Bir de “Yahudi yerleşimciler” tabirini kullanmamalıyız. Hiçbir şeyden haberi olmayan sivil insanlar algısı oluşturuyor. Oysa bunlar sivil değil, silahlı ve işgalcidirler. Doğru tabir “siyonist işgalciler” olmalıdır. Siyasiler, yazarlar, gazeteciler, kanaat önderleri ve halk olarak bunlara dikkat etmeli ve dikkat çekmeliyiz.
Bütün yaşanan insanlık dışı saldırı ve zulümlere rağmen hâlâ “iki taraflı çözüm” ve “iki devletli çözüm” savını dillendiren devlet yöneticileri, siyasetçiler ve yorumcuların aklına şaşıyorum. Bugüne kadar siyonist terör rejimi hangi anlaşmaya sadık kaldı? Hangi sözünü yerine getirdi de siz kalkıp bunu söylüyorsunuz? Siyonistleri destekleyen ülkeler kadar cesaret sahibi olun. Açıktan destek vermeleri yetmezmiş gibi ülkelerinde Filistin lehine gösterilere bile izin vermiyorlar. Sizde o cesaret yoksa ki yoktur, o zaman sınırları açın Müslüman halklar Diyarbakır mitinginde olduğu gibi kefenlerini giymiş sınırların açılmasını bekliyorlar. Aradan çekilin Müslüman halklar olarak Filistinli kardeşlerimizin yardımına gidelim. Hiçbir şey yapamazsak bile onlarla birlikte ölürüz. Onlar o haldeyken zaten yaşamanın bir anlamı yoktur. Vesselam…