80’li yıllarda Maliye Bakanlığı’nın vergiyi özendirmek adına başlattığı bir kampanyada “Vereceğimiz her kuruş vergi siz yol, su, elektrik olarak geri dönecektir” deniliyordu. Aslında hayatın her alanında yaptığımız her tercihin karşılığı olumlu veya olumsuz olarak karşımıza çıkıyor. İmtihan için geldiğimiz bu dünyada fert ve toplum olarak 'yaptığımız tercihlerde ne kadar isabetli davranıyoruz? diye düşünmemiz gerekir.
Hayat tercihlerden ibarettir ve bizleri biz yapan tercihlerimizdir. Bazen yaptığımız doğru tercihler ile hayatımızın yönü olumlu ve müsbet bir rotaya girerken, bazen de yanlış tercihler sonucu kendimizi ve geleceğimizi bataklığa itebiliriz. Aynı şekilde toplumları ve devletleri yönetenlerde yapacakları yanlış tercihler sonucunda, bir milleti veya devleti felaketlere sürükleyebilirler…
Şu anda yeni bir imtihan ile karşı karşıyayız. Yapacağımız tercihler ile hem kendi hayatımızı ve geleceğimizi hem de memleketimiz ve ülkenin hatta Türkiye’ye umut bağlamış İslam ve mazlum coğrafyaların geleceğine yön verme durumu ile karşı karşıyayız. Evet, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerden bahsediyorum. Son dönemlerde yapılan en kritik seçimlere yaklaşıyoruz. Seçimlerin çok önemli ve kritik olmasına rağmen 6 Şubat’ta yaşanan büyük depremler ve Ramazan ayı nedeniyle seçim atmosferi ve havası pek yaşanmadı. Yine de mitingler, karşılıklı açıklamalar, basın açıklamaları vs. devam ediyor.
Seçim ittifakları ve partiler seçmeni özellikle de kararsız seçmeni etkilemeye çalışıyor. Bir tarafta Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan; geçmişte yaptığı yatırım ve projeler ile atılan devasa adımların yanında doğalgaz, TOGG, İHA, SİHA, TGC Anadolu, yeni petrol rezervleri müjdesini halka sunarken, yeni projeleri ve vaatlerini sıralamaya devam ediyor. Diğer taraftan muhalefetin başını çeken Millet ittifakı ve bileşenleri ise halka proje sunmak yerine olan projeleri “iptal edeceğiz, yıkacağız, bozacağız, engel olacağız” diyerek vizyonsuzlukları ortaya koyuyorlar. Hiçbir projesi olmayan Millet ittifakı ve destekçileri HDP/YSP ve aynı şekilde Zafer Partisi, işi gücü bırakmış HÜDA PAR’a saldırıyorlar. Projeleri ve halka verecek bir şeyleri olmayan vizyonsuz politika sahipleri ancak saldırı ile halkın gözünü kapatacaklarını ve sadece sloganik cümlelerle halkın oyunu alacaklarını sanıyorlar.
5 Ocak tarihinde HÜDA PAR, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklamasından bu yana CHP, İYİ Parti başta olmak üzere sözde muhalefet partileri işi gücü bırakıp HÜDA PAR’a yönelik her türlü, yalan, iftira ve algı operasyonlarıyla saldırdılar ve saldırmaya devam ediyorlar. Birçok ilde kara propagandalar fiili saldırıya dönüştü. Mersin’de HDP/YSP’lilerin silahlı-sopalı saldırısında 3 partili yaralanırken, Trabzon’da ırkçı faşistler 2 gün boyunca HÜDA PAR standına yönelik fiili saldırı düzenlediler. Tek gündemleri HÜDA PAR. Varsa yoksa HÜDA PAR. Neden çünkü HÜDA PAR’ın sesinin duyulmasını, mecliste olmasını istemiyorlar. Hakikatlerin dillendirilmesini istemiyorlar. Bunun için saldırmaya ve halkla arasına perde koymaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar “Göklerden gelen karar”a boyun eğmekten başka bir şey yapamayacaklar. Güneşin doğuşunu engelleyemezler.
Halk olarak bize düşen de pazar günü sandığa gittiğimizde kimin dost, kimin bu memlekete düşman olduğuna bakarak oy verelim. Kim halka iyilik düşünüyor? Kim kaos istiyor? Vereceğimiz OY’lar bize, toplumuza, inancımıza, dil, örf ve değerlerimize bağlılık ve hizmet olarak mı dönecek? Yoksa kaos, yıkım, kargaşa ve istikrarsızlık mı olarak dönecek? Huzur ve refah olarak mı dönecek? Yoksa yeni 28 Şubat’lar ve 6-8 Ekimler ile hendek terörü olarak mı geri dönecek? Buna dikkat edelim öylece tercihlerimizi belirleyelim.
Vakit geç olmadan, iş işten geçmeden tercihlerimizi bir kez daha gözden geçirmeliyiz. Sandığa gittiğimiz zaman elimizi vicdanımıza koyalım, öylece oy kullanalım. Oy vereceğimiz parti ve adaylar bugüne kadar ne yaptılar? Bundan sonra ne yapabilirler? Diye düşünelim de öylece karar verelim. Şu imtihan dünyasında tercihlerimizin bizim ve nesillerimizin hayatını şekillendireceğini ve tercihlerimizden hesaba çekileceğimizi unutmayalım.
Selam ve dua ile...