Bir tâziye kurmuştu geçen gün Filistinli Müslümanlar..

"Aksa Tufanı" sürecinde şehid olan kardeşlerimiz için.

Bilinen tâziyelerden tamamen ayrıydı.

Daha doğrusu..

"Mırra" hariç..

Neredeyse ortak yanı yoktu!


Henüz girişte başlıyordu acayiplikler..

Gördüğümüz insanların hiç birinde "hüzün" yoktu, mesela..

Bilakis..


Hepsi de sevinçliydi..

Hatta gördüklerini, karşıladıklarını tebrik ediyorlardı!


Zaten içeri girdiğinizde..

Karşınızda beliren platformda da..

Alışıldık haliyle..

"Filancaların taziyesi" değil de, mesela..

"Şehadet düğünü" yazılıydı.

 

Her gören..

Yiğitçe sarılıyordu size..

Maneviyatı yüksek..

Heybesi dolu..

"Şehid akrabası" olmuşluğun izzetini taşıyor..

Onurunu izhar ediyordu.

 

Topluluğa hitapta bulunanlara gelince..

O şöyle..

"Çok metanetli, maşaallah" diye nitelenecek türden falan değillerdi.

Bu tavsif çok çok basit kalır, zira tasvire..

Pek daha ötesi..

Coşkuluydu..

Allah'ın bu çok büyük lutfuna mazharlığın..

Hamdi ve şevki akıyordu her bir cümlesinden..

Her bir tarafından!


Mesela..

Şimşek çakarcasına gürleyip konuşan..

Açılış hitapçısı..

Özgür ilk hükûmetin iç işleri bakanı..

"Üst düzey yetkili" Müslüman..

Evlâtları dâhil..

Birçok akrabasını..

Yakınını şehid vermişti!

Lâkin bu durumu hiç mevzubahis dahi etmedi.

Aksine..

Bu davada bulunma..

Onlar arasına dahil olma nimetinden..

Bu uğurda..

Neleri varsa feda edebilmenin şerefinden..

Ve daha çok da..

Mevlâ(cc)'nın nasib ettiği..

Ve altında "ezildikleri" bu yüce nimetten..

Bu hârikulâde..

Her bir yanıyla "gaybî yardımlar" ile dolu..

Muazzam zaferden bahsetti hep!

 

Ve esasen de..

İçinde bulunduğumuz bu meclisin..

Tâziye için değil de..

Bilakis..

Tebrik için kurulduğunu beyan ededurdu!

 

Hitapta bulunan diğer tüm konuşmacılar da..

Bundan farklı değildi.

Aslında..

Sadece konuşmacılar değil..

Bütün bir hâzirûn..

Kadını, erkeği..

Yaşlısı, çocuğu ile..

Serâpâ böyleydi!

 

Sözün tam manasıyla..

Size..

"Sahâbe asrı" yaşadıklarını hissettiriyordu..

Her bir vaziyetleri!

 

Daha doğrusu..

Bir tek orada bulunanlar değil de..

Tüm bir bu mücahid halk..

Evet, hepsi..

Her bir halleriyle..

Aslında tam da sahâbe gibi yaşıyorlar da..

Ondan..

Bize de..

Ve tüm dünyaya da..

Müslümanı, kâfiri..

Gevşeği, dindârı..

Dostu, düşmanı..

Bütün bir âleme de..

Bu mu'cîzevî hâletleri yaşatıyorlar!

 

Ya Hu!

Allah'ın izniyle..

Bu "tâife-i mansûra"yı..

Kim dize getirebilir ki!!