Hayır hayır..
Sağa sola saldırıp duran şu gündemdeki sokak köpeklerinden bahsetmiyorum..
Kuşkusuz, mevzu onları da kapsıyor ama..
Ben yine de başka bir şeyler anlatacağım..
Denildiğine göre..
Bağdat'ı yakıp yıkan Hulagu'nun şımarık kızı şehri dolaşırken..
Etrafında birçok insanın toplandığı bir adamı fark etmiş..
"Derhal huzura getirile" diye ferman etmiş..
Çevredeki herkesin itibar ve hürmet ettiği âlimi tutup hanımefendinin huzuruna getirmişler..
Hanımağa kibirli kibirli başlamış sormaya:
-Sizler Allah'a iman eden müminler olduğunuzu söylemez miydiniz?!
-Tabii ki..
-Allah'ın dilediğine zafer vereceğini iddia etmez miydiniz?!
-Evet..
-Peki, Allah bizi size galip getirmedi mi?!
-Ona da tamam..
-E peki, bu, bizim Allah nezdinde sizden daha sevgili olduğumuz anlamına gelmiş olmuyor mu?
-Asla!
-Nasıl yani?
-Hanımefendi koyun çobanını biliyordur..
-E yani..
-O zaman çoban köpeklerini de biliyorsundur?
-Tabiatiyle..
-O halde sorayım, koyunlardan bazısı sürüden kaçıp sınırlarını aştığında, firar ettiğinde çoban ne yapar?
-Ne yapacak, koyunları geri çevirsin diye üzerlerine köpeklerini salar..
-Peki bu kovalamaca hâli ne kadar sürer?
-Koyunlar firari olduğu sürece..
-Ha işte! Sizler de Allah'ın yeryüzündeki köpeklerisiniz!
Bizler Allah'ın gösterdiği doğru yoldan ve ona itaat etmekten kaçıp firarda olduğumuz sürece bize saldırıp durmaya devam edeceksiniz!
Ta ki, bizler Allah'ın yoluna dönene kadar..
E, siz saldırmaya, bizi baskılamaya devam ettiğinize göre..
Demek ki bizler hâlâ firariyiz..
Allah'a dönmüş değiliz!
(Yeniden..)