Efendimiz' in (sav) bizzat kendi ifadesiyle:

"Din Nasihattir."

"Din"i ifade etmek adına en kapsamlı tariflerdendir, bu.

Nasihat...

Yani, olması gerekeni takınma..

Söz konusu "insan" olunca, "samimiyet"in gereğini yerine getirme..

Özellikle de kavlî olarak..

Nasihat, muhatap kim olursa olsun, en uygun şekliyle yapılır.

Belki, dikkat edilmesi gereken, makam ve konumdur.

Buna münasip ifade ve üsluptur.

Bu sebeple, Efendimiz (sav) mezkûr hadiste, "Nasihat edilecekler" arasında "Müslümanların yöneticileri"ni özel olarak zikretmiştir.

Yani, bırakın "Acaba nasihat sebebiyle, önemli konum tutanların eleştirilmesine sebep olup zarar verme" şeklindeki kaygıyı; bilakis, "Müslümanların yöneticilerine ise, hassaten nasihat edin, zaten Din, tam da budur."

Mühim olan ifade ve üsluptur.

Meselâ, genel anlamda Müslümanların eksik ve yanlışları, başkalarının önünde ifade edilmeyip özelde söylenirken, düşmanlar için tersi yöntem uygulanır.

Mümkün mertebe buna ihtimam gösterilir.

Lakin, yüksek idare gibi, "istismar edilmeye çok müsait" konumdakilerin ikazı veya irtikab edilen cürmün şenaetinin şiddeti sebebiyle duruş belirleme zorunluluğu baş gösterdiğinde üslup değiştirilir.

Bu kez açıktan nasihat edilir.

Hatta öğüt ile yetinilmez, uyarıda da bulunulur.

Konum işgal edenin, hayırlı amelleri, eleştiriye, nasihate engel olmaz.

Haccac-ı Zalim' in en önemli işlerinden biri de Kur'an'ın noktalanması gibi hayırlı çalışlamalarıydı.

Lakin, bu durum Enes bin Malik'in, Abdullah bin Zübeyr'in, Said bin Cübeyr'in hakkı haykırmasına asla engel teşkil etmedi.