"İletişim çağı"ndayız, evet..

İlerleyen teknoloji..

İletişim araçlarının hızla artması..

Çeşitlenmesi..

Neredeyse günlük olarak gelişmesi..

Gün gün "güncellenme"si..

"Sosyal medya"nın ekmek, peynire dönüşmesi vs..

Tüm bunlar hepimizin malumu..




Amma iletişimin..

Muamelenin..

Karşılıklı ve ama "insanca" ilişkinin..

En zayıf olduğu çağ da..

Yine bu çağ..!




Daha da önemlisi..

"Kendini gerçekleştirme"..

Kendi olma..

Kendisi kalma..

Kendisiyle barışık olma vb..

Hususlarda da en "gerici" dönem..

Yine bu dönem..!




Lâkin..

İnsanı insan eden..

Kendisiyle..

Ve de dışındakilerle..

Gerçek ilişkisi..

Doğru iletişimi değil miydi?!!



Demek..

İmkan cihetiyle "zirve"deyiz..

Vakıada "dip"te..!

Daha kötüsü ise..

Bu cendereden kurtuluşu..

Yine aynı yerlerde arama yanlışındayız..!




Hâlbuki..

Çözüm çok basit..

Hiç uzaklara gitmeden..

"Sahil-i selamet" olan..

"Sünnet-i Seniyye"ye sığınmak yeterli.



Meselâ..

Şu dört hadis:



1- Öfkelenme!

"Bir adam Rasûlullâh (ass)'a gelip "Bana tavsiyede bulun" dedi. Efendimiz (ass) ona "Öfkelenme!" dedi. Adam bir kaç kez tavsiye istedi. Efendimiz (ass) her defasında "Öfkelenme!" emrini tekrarladı.



2- Sus!

"Allah'a ve Âhiret Günü'ne iman eden kişi ya hayır konuşsun ya da sussun!"



3- Bırak!

"Alâkası olmayan şeyi bırakması, kişinin güzel müslümanlığındandır."



4- Bencil olma!

"Sizden biri kendisine istediğini, kardeşine de istemedikçe iman etmiş olamaz!"