Ekonomiyi hiç bilmem..
İktisad uzmanı da değilim.
Lâkin..
Ulemâmızın belirttiği şekliyle..
İktisadî düzenin..
Şu iki ana hususa dayandığını bilirim..
Buna inanırım:
Bir: Varlıklıdan zekât alıp dardakine vermek
İki: Faizi tümüyle yasaklamak
Amma..
Bunun da ötesinde..
Ve dahi..
Son bir müddettir..
Ana meselemize dönüşmüş bulunan..
Ferdî ve de aileye dair geçim mevzusunda ise..
Kur'an'a inanırım..
Meselâ..
TâHâ Sûresi'nin sonlarındaki altı ayette..
Şunları söyleyen Kur'an'a:
"124- Her kim benim zikrimden, Kitabımdan yüz çevirirse kesinlikle onun dar bir geçimi, sıkıntılı bir yaşantısı olacaktır!..."
"127- İşte biz israf edeni, aşırı gideni, sınır tanımayanı... böyle cezalandırırız!.."
"130- O hâlde onların konuşup durduğu şeylere aldırma, sabret! Güneş doğmadan önce de, batmadan önce de Rabbini hamd ile tesbih et, namaz kıl! Yine gecenin bazı vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da onu tesbih et, namaz kıl! Umulur ki, razı olduğuna varırsın."
"131- Ve sakın sakın kendilerini sınamak için, onlardan bazısını faydalandırdığımız dünya hayatının çekiciliğine göz dikme! Rabbinin sana verdiği rızık daha hayırlı ve daha kalıcıdır."
"132- Ehl û iyaline de namazı emret! Ve sen de onda sebatkâr ol! Senden en küçük bir rızık dahi istemiyoruz, senin rızkını biz vereceğiz, âkıbet takvâda, sakınmadadır!"
"135- De ki: Herkes beklemiş gözetliyor, siz de bekleyip gözetleyin! Yakında bileceksiniz, kimler dosdoğru yolun yolcuları ve kimler doğrusunu bulup ermiş!”
Ayetlerdeki şu vurucu cümleleri..
Tam bir iman ve yakînle bir daha okuyalım:
"Âilene namazı emret!
Sen de onda sebât et!.
Senden en küçük bir rızık dahi istemiyoruz!
Senin rızkını biz vereceğiz!.."
Mevzu bitmiştir!
Bu kadar!