Bir "Kudüs Günü" geçti dün..

Son yıllara göre çok daha farklıydı..

Gerek Türkiye'de..

Gerek tüm bir İslâm Âlemi'nde..

Gerek de Filistin'de..

Zaten esas da Filistin'de..

Batı Yaka'da..

Gazze'de..

Ve de Kudüs'te..

Mescid-i Aksâ'nın vatanı Kudüs'te..

Mücadelenin merkezi..

Cihadın kalbi Kudüs'te..

Cihadın..

Direnişin..

Ribatın..

İbadetin..

İtikâfın..

Cümle hisâl-ı hasenâtın kalbinde..!

Henüz sadece bir kaç gün önce hava atan..

Tehditler savuran..

Yetmedi, Aksâ'mızı -ahmakça- basmaya cüret eden..

İbadetteki, itikâftaki Mü'minlere saldıran..

Kadın, yaşlı, çocuk ayırd etmeksizin vahşetini uluorta sergileyen siyonist başı..

Gördünüz, nasıl da tırsıp hemencecik kaçıverdi bilumum vahşi kilâbıyla beraber!

Zira, her zaman konuştuğumuz üzere..

İki sene önceki "Kudüs Kılıcı" savaşından beri..

Hem psikolojik..

Hem de stratejik üstünlük..

Tamamen Direniş'e geçmiş durumda..

Hele Batı Yaka'daki "Aslanlar Yuvası" direnişinin ilanından beri..

Durum, "tadından yenmez" kıvama ulaştı, Elhamdulillah!

Geriye bir tek etraf ülkelerdeki şer cephesi kaldı ki..

Onun da sonu geliyor, Biiznillah!

Yoksa siz, henüz..

İsmail Heniyye'nin başkanlığındaki Hamas Heyeti'nin..

Yarınki üst düzey Suud ziyaretini duymadınız mı?

Siyonistin suyu bu kez sadece ısınmakla kalmadı..

Bildiğiniz, kaynıyor..

Hem de fokur fokur..

Az kaldı..

Gör bak, neler olacak!