Geçen gün Afganistan İslâm Emirliği’nin..
“Devlet görevlilerinin birden fazla maaş almasını yasaklayan" talimatnamesinden sonra..
“Buradakilerde de bir kıpırdama olur mu?” şeklindeki beklentinin beyhûdeliğini düşününce..
Şu meşhur şiiri hatırlatmak dışında elde bir şey kalmadı sanırım!
HÂN-I YAĞMA
Bu sofracık, efendiler, ki iltikama muntazır,
Huzurunuzda titriyor, şu milletin hayatıdır;
Şu milletin ki muztarib, şu milletin ki muhtazır,
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun, hapır hapır.
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştihâ sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler! Pek açsınız, bu çehrenizde bellidir;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı, kim bilir?
Şu nadi-i niam, bakın, kudumunuzla müftahir,
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hakk da elde bir!
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı zi-safâ sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin, ne varsa ortalıkta say:
Haseb, neseb, şeref, şataf, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay,
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştihâ sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı, yok zarar,
Gurur-ı ihtişamı var, sürûr-ı intikamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte âb û tâb umar;
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar!
Yiyin efendiler, yiyin, bu han-ı can-fezâ sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini;
Bütün ferâg-ı halini, olanca şevk-ı bâlini
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini.
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştihâ sizin;
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak:
Yarın bakarsınız söner, bugün çıtırdayan ocak;
Bugünkü miğdeler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı pür-nevâ sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Tevfik Fikret