Bu kent havasından kurtulmak gerekiyor bazen..

Bu kasvetli havadan..

Tefekküre, düşünmeye..

Hakikati, doğruyu bulmaya..

Yaşamaya, üremeye, üretmeye..

Engel..

Veya, nasıl denir, engelimsi kent havasından kaçıp..

Mağaraya sığınmak gerekiyor!

Evet, evet "mağara"ya..

Bildiğimiz taştan, soğuk mu soğuk mağaraya..

"Bildiğimiz" diyorum ama..

Bakmayın siz bana..

"Bilmediğimiz" diye okuyun isterseniz onu!

Evet o çok bilmiş..

Üsttenci..

Karmakarışık kentten kaçıp..

Sâde..

Basit..

Köy, kır mantıklı..

Mağaraya sığınmak icab ediyor..

Kent havasının, hevâsının..

Boğan, kasan, kısan kısıtlamasından..

Kısır kılmasından anca bu şekilde kurtulabiliniyor zira..

Tertemiz havasından soluklanabiliyorsunuz..

Çok basit bir mantıkla düşünebiliyorsunuz..

Hatta "mantık"a bile çok ihtiyacınız olmayabiliyor..

Öylesine kolay, düz, dümdüz..

Ve her problemli meseleyi de..

Basitçe halledebiliyorsunuz.

Öyle "problemli" deyip sıradanlaştırdığıma bakmayın ha..

Aslında en kralından girift mevzular dâhil, alayından bahsediyorum!

Yani girince mağaraya..

Kurtuluyorsunuz ya gereksiz ağırlıklardan..

Hemen hallediveriyorsunuz..

Daha doğrusu kendiliğinden halloluveriyor zaten en müşkil meseleler..

Ben de şahsen..

Mağara Sûresi'ni..

Şu meşhur Kehf Sûresi'ni..

Geçenki yazıda da demeye çalıştığım üzere..

Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam'ın her cuma okumamızı istediği bu muazzam sûreyi her okuduğumda..

Kasvetli..

Yalancı..

Karmakarışık..

"Biliyorum" havası, hevâsı verdirip aldatan..

Kentli yaşamdan, site yaşamından..

Dümdüz..

Bomboş..

Taştan kayadan müteşekkil..

Yontmaya da hiç gelmeyen..

Amma ve lâkin kişiyi epey bir yontan, tıraş eden..

Yük ve ağırlıklarından kurtaran..

Mağaraya, "Kehf"e kaçar gibi..

Ciddi bir rahatlama fırsatı, imkânı bulabiliyorum.

Zira ne madenler..

Ne cevherler varmış bu mağarada da..

Görmezden, bilmezden geliyormuşum!

Siz de "evet" diyorsanız..

Bu "Mağara" cevherlerinden..

Konuşalım ya, ara ara inşaallah.