Malûm..

Her Cuma gece ve gündüzünde..

Kehf Sûresi'ni okumak sünnettir..

Hiç kuşku yok ki..

İslam Peygamberi(ass)'nin..

Her hafta düzenli bir şekilde..

Ve de mübarek gün olan Cuma'nın gece ve gündüzünde..

Mushaf dizilişine göre Yüce Kitâb’ın tam da ortasına denk gelen Kehf Sûresi'nin okunmasını istemesinde pek büyük hikmetler vardır..

Nitekim bu Mecîd Sûrenin tefsiri ile ilgili..

Âyetlerindeki hikmetler ile ilgili nice kıymetli eserler de yazılmıştır..

Ve yine kuşku yok ki, bunlardan bahsetmek küçücük bir köşe yazısının..

Ne işi..

Ne hakkı..

Ne de haddidir!

Lâkin Kehf Sûresi'ni her okuduğumda..

Hele de son âyetlerine her vardığımda..

Yani Kitâb’ın hemen tam ortasında iken..

Girdiğim sarsıcı hâlet-i ruhiyeye sebebiyet veren şu iki âyeti burada, en azından, paylaşmalıyım:

"103- De ki: “Size amel yönünden en fazla hüsrana uğrayanları haber vereyim mi?”

104- Onlar ki, hakikatte iyi şeyler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatındaki çabaları boşa gitmiştir!"

Evet, âyet gâyet net!

Kitâb’ın ortasından konuşuyor!

Peki bizler!

Var mıyız kendimizi sorgulamaya?