Sahi, ne oldu da siyonistler böyle acele etmek zorunda kaldılar?

Apar topar..

Hemi de tek taraflı ateşi kestiler..

"Ateşkes"i ilan ettiler..

Halbuki hemen bir önceki azgın, vahşi saldırganlıklarını sergiledikleri 2014'teki savaş..

Tamı tamına 51 gün sürmüştü..

Bu kez neden 10, 11 gün..

Kuşkusuz sayılabilecek epeyce bir faktör tabii ki var..

Hazırlıksız yakalandıkları..

Direnişin muazzam "sürpriz" gücü..

Gazze dışındaki Filistin'in her tarafında başlayan ayaklanmalar..

Direnişin dişini göstermesi ile siyonist nüfusun girdiği travmatik halin, bu kez, öncekilere hiç benzemeyişi..

Öyle ki, bizzat siyonist ordusunun itirafıyla nüfusun en az yüzde yetmiş beşinin sığınaklara kaçması..

İslâm Âleminin, tek bir yürek sokaklara dökülmesi..

Direnişe desteğin ve de siyonizm karşıtlığının hiç olmadığı kadar küreselleşmesi..

Bu bağlamda mesela Londra'da, tarihinin en büyük gösterisinin yapılması..

Etekleri zil çalan Fransa'nın henüz günler öncesinden "cumartesi günü yapılacak etkinliğe asla izin vermeyeceğini" açıklayacak derecede girdiği aşırı korku haline sebep olan büyük öfke..

Dünyanın birçok yerinde siyonist elçilik ve konsoloslukların kuşatılması..

Sınırdaki ülke Müslümanlarının, özellikle de Ürdünlülerin çok yoğun bir şekilde sınırlara yığılması..

Mevzunun medya ve de sosyal medya aracılığıyla bütün dünyanın gündemine taşınması..

Üstelik, sıcağı sıcağına aktarımlar yoluyla da gündemde kalmasının sağlanması..

Bunlar ve benzeri faktörlerle oluşan aşırı baskı sebebiyle siyonistlere nefes alanı kalmaması..

Evet, hiç kuşkusuz bu ve benzeri birçok faktör elbette ciddi bir şekilde etkili oldu ve de neredeyse ateşkes için dilenci durumuna düştüler..

Lâkin ben iki faktörü ehemmiyetine binâen, ayrıca vurgulamak istiyorum..

Birincisi..

Esas itibariyle fıtratlarında dercedilmiş olan ve lâkin Müslümanlara karşı çok daha şiddetli bir şekilde hissettikleri..

Aşırı korku ve kaygı haleti, bırakın savaşı uzatmayı..

Gasp ettikleri toprakları bırakıp başka memleketlere kaçmanın ciddi ciddi hesabını yaptırır hale getirdi..

"Şu bir gerçek ki, yüreklerinde size karşı duydukları korku Allah’a karşı duyduklarından daha şiddetlidir!.." (Haşr Sûresi-13)

İkincisi ise..

Cuma günü korkusu..

On sene öncelerdeki "Arap Baharı" sürecinin ilk aşaması günlerinde "Cuma"ların ne anlama geldiğini..

"Büyük" hâmileri ile beraber gayet iyi biliyorlar..

İslami Direniş'in, başta Filistin toprakları olmak üzere..

Yeryüzündeki bütün Müslümanlara ve de vicdan ehli insanlara..

"Cuma günü toplu seferberlik" çağrısında bulunması..

Gerek siyonistleri ve esasen, onlardan çok daha fazla olarak da, hâmilerini..

Düşecekleri zelil mağlubiyet durumuna rağmen böyle bir adım atmaya zorladı..

Evet, kelimenin tam anlamıyla Cuma namazlarından sonra gelişebileceklerin dehşetli korkusu sebebiyle..

Onlar adına "somut sonun başlangıcı" anlamındaki "yenilgi ilanı"nı tercih ettiler.

Özellikle de Ürdünlülerin sınırlara yığılması, sınır telleri ile beraber "tırsak" yüreklerini de salladı..

Hele de, konuşulanlara göre, Ürdün'deki birçok aşiretin toplanarak aldığı..

Ve de kahir ekseriyeti gençlerden müteşekkil "tam bir buçuk milyon silahlı insanın sınırı geçme kararı"..

Akabinde de Ürdün yönetimine..

Ya sizin komutanızda siyonistlerle savaşırız..

Ya da bize engel olmanıza asla rıza göstermeyeceğiz..

Şeklinde ültimatom vermesi..

Öyle anlaşılıyor ki, bizatihi Amerika'nın hemen olaya el koymasına sebebiyet verdi..

Görüyor musunuz, cumalar nelere kadir!

Ah, bi farkında olabilsek!