Hayret ediyorlar:

Hem Bediüzzaman`ı okuyorsunuz, hem de Seyyid Kutub`u.

İbni Teymiyye`yi de takdir ediyorsunuz, İbni Arabi`yi de.

El Benna`yı da seviyorsunuz, Nebhani`yi de.

İran devrimini de destekliyorsunuz, Mısır`ınkini de.

Sünni`ye de sahip çıkıyorsunuz, Şii`ye de.

Ashabı da işliyorsunuz, Ehli Beyt`i de... … …

Evet, doğrusu içeride, içerisinde bulunmanın verdiği sıcaklık ve de normalleşme ya da sıradanlaşma, hak tesliminde eksik bırakabiliyor.

Hele baş döndürücü bir tempo ve durmak bilmeyen bir performans olursa…

En çok da vahşi anti propaganda ve iftiralar üretip sunan düşman

Bunda onlardan hiç de geri kalmayan ehli kitab

Daha kötüsü, ilk ikisini tasdik edercesine bir pratik ve karaktere sahip, “ferd” olamamış bireyler; fertmiş, bireymiş gibi görünenler…

Ve nihayetinde hakkı eda etmeyip/edemeyip hakikati kendi şahsında göster/e/meyen müntesipler…

Evet, tüm bunlar şahsı manevisi insanı kâmil, mübarek bir birliği değerlendirmede eksikliğe ya da yanlışa sevk edip hakkı tam teslim etmemeye yol açabiliyor.

Ama dışarıda çok daha soğukkanlı ve sakin değerlendirebilme imkânı oluyor.

Dahası, siz hiç farkında değilken fikir ve davranışlardaki itidali gözleyenlerin şaşkınlığı bunu en anlamazlara dahi gösteriyor, itiraf ettiriyor.

Fikir ve davranışlarını çok uç bulup törpülemeye çalıştığınız genç kardeşlerinizi bile hayret ve takdirle karşıladıklarını gördükten sonra kanaatiniz tam hâsıl oluyor ki;

Cemaat gibisi gerçekten de az bulunur.

Aman, siz siz olun, kıymetini bilmezlik etmeyin.

Hakkını eda etmek için daha çok çalışın.

Ve de fiil ve davranışlarınızla Rabbinize hamd edin.

Elhamdulillah.