Merhum Mursi'nin en küçük oğlu Abdullah'ın henüz 24 yaşındayken kalp krizinden vefat ettiği haberi Mısır'ın meşhur zindanlarını hatırlattı

Malum İslami hareket için Mısır zindanlarında başlayan vahşet Abdunnasır'ın 1954 yılında devletin yönetimini ele geçirmesi  akabinde başlamıştır

O dönem yaşananları başta o dönemin

İhvan-ı Müslimin Genel Mürşidi Merhum Hasan Hudeybi ve arkadaşları gibi uzun süre zindanlarda kalanlardan,

Yine Abdulkadir Udeh ve beraberindekiler gibi idam edilenlerden,

Diğer taraftan merhum Seyyid Kutup'tan,

Ve de Zeynep Gazali gibilerinin hatıralarından hatırlıyoruz.

2013 darbesinden bu yana yaşananlar, bunlara ilave olarak eklendi.

Mısır'daki zindanların en önemli özelliklerinden biri her türlü işkence ve vahşet yöntemlerinin sadece gözaltı dönemi ile sınırlı kalmayıp cezaevlerinde de bizzat sistematik olarak sürmesi.

Zaten Abdunnasır döneminde sadece İhvan için inşa edilmiş zindanlar tamamen buna uygun dizayn edilmiş.

Şöhreti en yaygın olan cezaevi deyince akla ' Tora-Akrep' zindanları gelir.

Sisi de 2013'ün Temmuz başında vahşi darbeyle yönetimi ele geçirdikten hemen sonra cezaevi sayılarını artırmak ve özellikle başta İhvan olmak üzere İslamî hareket mensuplarının tutulacağı ve işkence göreceği 'müsait' yerler inşa etmeye başladı.

Bu süre içerisinde yeni 19'u çok büyük 35 adet cezaevi inşa edildi.

Askı, elektrik, kaba dayak, hakaret gibi insan onurunu zedeleyen envai çeşit işkenceler süregidiyor.

Uluslararası insan hakları gözlemcilerinin resmi rakamlara dayanarak yayınlamış oldukları son raporlara göre

Ülke düzeyinde 106000 civarında tutuklu söz konusuyken bunun 60 bini aşkın kısmını İslami hareket mensupları oluşturuyor.

Bu cezaevlerinde çalışan memurlar her bir cezaevi için yüzlerle ifade edilirken, son altı sene içerisinde artık binlerle ifade edilmeye başlanmış.

Koşullar tamamen sistematik işkenceye uygun halde.

Ve düzenli işkenceler yapılmakla beraber sağlık koşulları olabilecek en kötü düzeyde.

Tedavi hakkı da tamamen engellenmiş durumda.

Özellikle böbrek yetmezliği ve kanser hastalarının aşırı bir şekilde artışı ve sağlık durumlarının çok kötüye gidişi belirgin bir başlık.

Kendi paralarıyla dahi tedavi edilmelerine izin verilmiyor.

Yasadışı, gizli en az 9 tane zindan tespit edilmiş şimdiye dek.

Önemli tespitlerden biri de muhalif siyasi tutukluların aynı hücreye konmasının çok yaygın oluşu.

Zaten çok kısıtlı olan telefonla görüşmenin keyfi olarak yasaklanması,

Suçsuz yere tek hücre cezaları verilmesi,

Tek hücre cezasında yasal süreyi haksız olarak aşma,

Zindanda herhangi basit bir ihtiyacın (yastık minder gibi hususlara kadar) bile karşılanmasının yasaklanması gibi çokça başlık sıralanıp gidiyor.

Aynı raporlar sadece 2 sene içerisinde 2 bini aşkın resmi raporlara yansımış kaçırma vakası,

Bu kanunsuzluğu gerçekleştiren görevlilerin hiçbir cezai kovuşturma ve işleme tabi tutulmaması,

Kaçırılanlar arasında 15 yaş altı çocukların da bulunması,

Sadece 2016-2018 arasında 60 kişinin bu şekilde hayatını yitirmesi,

Toplamda 3 bini aşkın ölümle sonuçlanan hukuksuzlukları da kaydetmiş.

1317 kişi ile ilgili idam isteminin 65 kişi ile ilgili kısmı kesinleşmiş durumda.

6421 kaçırmanın 58'i ise ölümle sonuçlanmış.

Resmi rakamlara göre 82 kadın ceza almış durumda.

Diğer taraftan çocuklar da aynı sıkıntıyı çekiyor.

Darbenin yaşandığı günden 2018 sonuna kadar toplamda 18 yaş altı çocuklarla ilgili yapılan resmi işlemlerde 1556 yakalama, 1496 tutuklama, 192 adet kesinleşmiş hapis cezası kaydedilmis ki, bunların ikisi de idamla sonuçlanmış.

Bu süre içerisinde 231 çocuk da değişik şekillerde hayatını kaybetmiş ki, aralarında maalesef 13 yaşında bir çocuk da bulunuyor.