Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasulüne olsun.

Konuya bizim neslin bildiği, yeni nesillerin yabancı olduğu bir örnekle başlayayım: Ajanda. Bahsettiğim türlerin içinde A’dan Z’ye bölümler olurdu. Hangi harfle ilgili arama yapmak isterseniz parmağınızla orayı tutup açardınız ve o harfle başlayan kişilerin telefon numaraları olurdu. Bu defteri de kendimiz doldururduk tabii. Akıllı telefonlar yok o zamanlar… Ailemiz, rehberde kimlerin olmasını istiyorsa onları yazdırırdı bize.

Aramak istediğimiz kişiyi sabit telefondan her defasında tuşlayarak arardık. Ve yazılan o rehberdeki birçok kişiyi ezbere bilirdik. Bilmediğimizi aileden biri illa ki bilirdi.

Sonra ansiklopediler… Google yokken onları kullanırdık. Kütüphaneden eve verilmeyen yegâne hazinelerdi onlar. Şimdi ise konuyu ver yapay zekâya, yazsın sana… Bırakın kalem kâğıtla uğraşmayı, kendiniz bile yazmıyorsunuz artık.

E, ne güzel işte! Zamanımız bize kalıyor.

Zaman bize kalıyor da kalan zamanı ne için kullanıyoruz acaba? Verimli, kendimizi geliştirecek işlerle mi uğraşıyoruz yoksa yine akıllı aletlerde aklımızı mı kaybediyoruz? İşleri akıllı aletlere yaptırıp akşama kadar boş işlerle mi uğraşıyoruz?

Şeker oyunu, eşleştirme oyunu, çiftlik oyunu, savaş oyunları, Pub-G, CS, kelime bulma, akıl-zekâ(!) oyunları ve isim verip de reklam yapmak istemediğim niceleri… Telefonu çocukların eline verip onları da bu verimsizliğe ve çirkefe bulaştırmak da ayrı bir trajedi. Sahi Filistin bu haldeyken, Refah’ta çadırlara bile bombalar yağarken -hadi bunlara dünyanın dört bir yanından sesler yükseliyor diyelim-, Doğu Türkistan’da olanlara insanlık, kaldırıldığı raftan mezara gömülmüşken, babalar esir, anneler adeta cariye, çocuklar Çinlileştirilirken hâlâ derdimiz oyun eğlence mi? Geleceğin Selahaddinleri, Fatihleri telefon oyunlarından mı çıkacak?

Sonra sosyal medya bataklığı… Namaz kılmaya zamanı olmayan, sürekli ‘az sonra, az sonra’ diye erteleyen insan, Instagram’da storilere dakikalarını, Reels videolarına saatlerini veriyor. Adı üstünde story bunlar hikâye! Diğer sosyal medya platformlarını da buna kıyas edin.

Akıllı aletleri akıllıca kullanmaya lafımız yok. Şu devir olmuş hâlâ ansiklopediden ödev yapalım, telefon rehberimiz olsun falan demiyorum. Ancak hani bir tehdit cümlesi var ya: “Akıllı ol, senin aklını alırım.” Akıllı telefonları verimsiz kullandığımızda, lütfen aklımıza bu söz gelsin. Biz akıllı olmazsak, akıllıca kullanmazsak akıllı cihazlar bizim aklımızı, fikrimizi, hatta geleceğimizi, neslimizi elimizden alacak. Uyanık olmak zorundayız. Herkesin yaptığını yapmak, kendini akışa bırakmak çöpün işidir. Suyun üstünde masrafsızca seyahat ettiğine aldanmayın. Çöp, çöptür. Biz dibinde gölgelenilen, meyvelerinden faydalanılan, evsizlere yuva olan ağaçlar gibi olalım. Vesselam…