Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam O’nun pak Rasulüne olsun.
Bugün hitabımın çoğu sana olacak Loly… Hani sahibin Altın Kelebek Ödülü almaya gitmiş de seni arkadaşına bırakmış ya. Hani seni çok özlemiş ve sahneden adını dillendirmiş ya. İşte seninle bu konuyu hasbihal etmek istiyorum.
Niye mi sen? Çünkü “Loly beni duysa da anlamaz.” diyen sahibinin aksine ben senin beni çok iyi anlayacağını düşünüyorum. Hem her şey gözlerinin önünde cereyan edip, binlerce çocuk katledilirken, dünya genelinde sanat, spor, bilim ve daha birçok alan camiası ayağa kalkmışken bu zulümleri görmezden gelen kör, sağır ve kalpsizlere laf anlatmak boş bir çaba…
Biliyor musun Loly, ben yakın zamana kadar, sahibine senden daha sadık bir varlığın olduğunu sanmıyordum. Denilir ki, köpekler en sadık varlıklardır. Ancak görüyorum ki senden daha sadıkları bizim aramızda da varmış. Ödülünü aldığı yere asla ihanet etmeyen, o kapıda senden daha sadık bekleyen kişilerden sen de haberdarsın değil mi?
İnsanlık, zulme karşı koymayı, olmuyorsa en üst perdeden haykırmayı gerektirir. Elinde imkânı olan herkes siyonist zulmüne dair bir şeyler söylemeye çalışırken, sadece at gözlüklerinin görmesine müsaade ettiği yerdeki şeylerden bahseden kimse sanatçı mıdır? Ödül aldığı salonda mikrofonu insanlık adına -hadi hümanizm adına diyelim- kullanmayan kimsenin sanattan ve insanlıktan nasibi nedir?
Ah Loly, bir bilseydin Gazze’de enkaz altında kaç yüz tane hayvan ezilerek öldü. Kaç yüz tanesinin üstüne bombalar yağdı da ölüsü bile bulunamadı. Yine kaçı yanarak öldü… Sahibin olan zavallı, bunları görmez tabii. Ana babalarından koparılmış çocuklardan, çocuklarını toprağa gömmüş ana babalardan, şu zalim dünyada kimsesi kalmamış çocuklardan, kolunu bacağını, gözünü, çeşitli organlarını kaybetmiş ufacık yavrulardan, toplu mezarlara üst üste gömülenlerden, hatta “Keşke bir mezarı olsaydı!” denilen kayıp cesetlerden bahsetmiyorum bile.
Bence sen bu zulümleri görseydin, hemen yardıma koşardın Loly! Ulaşamayacağın bir yerde ise en hafif tepki olarak tuhaf sesler çıkarırdın. Ağlamaklı, ince ve rahatsız edici sesler… Ancak diyorum ya bir köpek kadar olamayanlar da var.
Hayvan Çiftliği’nde şöyle diyor George Orwell: “Bütün hayvanlar eşittir ancak bazıları daha eşittir.” Bizim sanatçı bozuntusuna göre de böyle demek ki. Hayvanseverlik bile bir yere kadar işte. Ekmeğini veren yere tapınırcasına bağlı olmak böyle bir şey…
Ha bir de şöyle denir: “Tehlike zamanlarında herkes kendi cinsini düşünür.” Rabbim bizi insan olup insan kalanlardan eylesin. Çünkü insan düzelirse dünya düzelir; insan, insan oldukça bütün varlıklar güvendedir.