Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.
Yazımızın başında size bir mahalleden bahsetmek istiyoruz. Bu mahallenin insanları o kadar tevazu sahibi kimseler ki, ortamlarına dahil olsanız hemen hepsi kalkıp size yer verirler. Başlarına kuru üzüm gibi bir Habeşli köle dahi gelse onu dinlerler, tavsiyelerine uyarlar.
Yine bu mahallede, altı-yedi yaşındaki çocuklarını sabah namazı için abdest almaya kucağında götürüp, “Yavrum kalk, Rabbini bekletme kurban olayım.” diyen anneler var. Sorunsuz yer olmaz, biliyoruz. Ancak sorunları kine dönüştürmeden, kardeşçe halleden, birbirinin acısına akrabalarından daha çok yanan, birbirlerini akrabalarından daha çok düşünen insanların mahallesidir orası.
Medrese okumuş değiller, okul da okumamışlar ama samimiyetin kitabını yazabileceklerinden adım gibi eminim. Dernekleri geçmişte sık sık saldırıya uğradığı halde, yardıma muhtaç düşmanlarına hâlâ yardım edenlerdir onlar. Merak ettiniz değil mi burası neresi diye? Şehit Sacid Abinin mahallesi: Yenibey.
Biz bu sözleri o insanların yüzüne de defalarca söylemişizdir. Her defasında başlarını mahcup bir şekilde önlerine eğip, “Allah razı olsun. Rabbim bizi layık eylesin.” Sözünden başka bir şey duymamışızdır. Rabbim de içlerinden şehit aldı işte. O şerefe onlar nail oldu.
En çok da eşi, o her zaman sükuta bürünmüş, İslam’ın derdini dert edinmiş İslam kadını, Allah’ın ne kadar sevgili kuluymuş ki Sacid Abi şehit olmadan önce “Eşime söyleyin çocuklarımızı İslam üzere yetiştirsin. Üzülmesin, cennette beraber olacağız.” demiş. Bir şehitten cennet müjdesi almak ne büyük saadet…
Sacid Abinin şehit olduğu günün akşamı gençlik şöleni olacaktı. Şehidin çocukları “Anne babamı ara, konuşalım. Bize döner getirsin.” Demişler. Anneleri “Bugün gençlik şöleni var, babanız çok yoğundur meşgul etmeyelim.” demiş. Ve sonra menfur olayın haberi gelmiş. Hepimizin o çocuklara babalık yapma borcumuz var. Zira bizim çocuklarımızın hidayetine dair bir iş üzerinde iken şehit oldu. Hem de namazda aldı şehadete ulaştıran darbeyi.
Şehit Sacid bize diyor ki:
“Kendini, kendinden daha değerli olan amaçlara ada!” Öyle ya, insan bir eşya bile alacakken parasını heba etmemenin derdine düşüyor da canını harcayacağı davayı düşünmez mi hiç?
Şehit Sacid, “Başkalarının ihtiyacını gidermekle kalben zenginleşirsiniz ve dünya ile bağlarınız kesilir. Artık dünyaya ihtiyaç duymayacak hale gelirsiniz.” diyor hâl diliyle. Kendisi kirada otururken, çok fakir ve eşyasız bir aileye ev yapılmasına vesile olması buna en güzel örnektir.
Şehit Sacid, namazın önemini de bildiriyor bize. “Namaz kılalım da öyle gidelim program alanına.” diyor ve namazda Abbad b. Bişr gibi darbe alınca, “Allâhu Ekber” diye seslenerek Salih Hocayı uyarıyor ki kendileri orada şehit olup da katilleri yurtta kalan gençlere de musallat olmasın.
Şehit Sacid’in yengesi anlatıyor: “Sacid işten eve geldiğinde, çocukları alıp gezdirmeden evine girmezdi. Çocuklar onun geleceği anı iple çekerlerdi.” Şehid bu haliyle de diyor ki: “İşin ne kadar yoğun olursa olsun aileni ihmal etme.” …
Rabbim bizleri de şehitlerden eylesin.