Hamd âlemlerin Rabbine, salat ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.
Zaman zaman kardeşlerimizden duyduğumuz bir serzeniştir, “Neden yokmuşuz gibi davranıyorlar?” Bunu diyenlerin bir kısmı, işleri hakkında olumlu veya olumsuz tepkiler beklerken, bir kısmı sadece varlığının bilinmesini, çok az bir kısmı da kendilerinin övülmesini bekleyenlerdir.
Birinci grup, “Yahu hiç mi hatamız yok bari onu dile getirseler de biz de bilsek…” derler ancak sadece hataları dile getirilen hangi insan verimli olabilir ki? Bu riski düşünmezler.
Övülmeyi bekleyenlerse “Yerinde sayanlar, evinde oturanlar baş tacı edilirken bizim canımız çıkmasına rağmen kimsenin umurunda değiliz.” diyorlar. Burada ihlas vaazları vermeyeceğiz, hemen okumayı bırakmayın lütfen. Bu duruma şefkat ve merhametle yaklaşmaktır dileğimiz.
Kıymetli kardeşim!
Sen çalışmalarınla, çabalarınla, yorgunluğunla, bir de eğer kadınsan evinin sorumluluğuyla yalnız başına iken şunu unutma: Kimse seni gözden çıkarmıyor ve görmezden gelmiyor. Bilakis sana güvenildiği için öyle davranılıyor. Bunu anlamak için çocukluğunuza inelim mi?
Hani yıl boyu özveri ile çalışırdınız, takdir belgesi ile eve gelirdiniz ancak sonuç aferinden öteye gitmeyen bir tebrik… Hâlbuki sınıfınızdaki haylaz çocuk zayıf getirmese saat, teşekkür alsa bisiklet kazanırdı ailesinden.
Hatta aynı aile içerisinde biri çalışkan diğeri daha az çalışkan iki çocuktan çalışkan olan için karne hediyesi falan söz konusu olmazdı. Ancak dersleri kötü olan kardeş, notlarını biraz yükseltse ooo evde şenlik var. Gelsin hediyeler, gezmeler, tatiller…
Niye peki? Çalışkanın emeği ve kıymeti az olduğu için mi? Çalışkanı daha az sevdikleri için mi? Asla…
Çalışkan zaten yapar, kendi haline de bırakılsa, hiç ilgilenilmese de ödüllere boğulmasa da işini en iyi şekilde yapar diye. Sen de öylesin işte!.. Bu az bir şeref midir? Bu ilgisizliğin ihlasına talip ol. İlgilenilen herkes bir şeyler yapar. Önemli olan, yapayalnız kaldığında da çalışıp çalışmadığın… Ve asıl seninle ilgilendikleri zaman, insanların yahut büyüklerinin teveccühü sana yöneldiği zaman kork “Acaba beni taltif etme gereği neden duyuldu?” diye.
Bazen bir işi yapmamak için mazeret sunarız. “Ooo, sensiz olmaz! Mutlaka yapmalısın, etmelisin, gelmelisin.” derler. İşte o zaman üzül, “Yapabileceğim halde yapmak istemediğim için beni teşvike ihtiyaç duydular.” diye.
Hem insanoğlu araç değil ki gazla çalışsın. İçimizdeki Allah aşkı en büyük teşvikçimiz; Allah rızası, beklediğimiz en güzel övgü ve kaybetmekten de en çok korktuğumuz hazinemiz olsun.
Vesselam…