Hamd âlemlerin Rabbine, salat ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.
Sizin de zaman darlığından bir türlü bir şeylere yetişemediğiniz oluyor mu? Sabah güne başlıyorsunuz, işler kafanızda şekilleniyor ancak akşam bir de bakıyorsunuz ki bir kısmını yapamamışsınız. Bu hepimizde oluyor ve normaldir. Zira dünya tamamlanma yeri değil, eksilme yeridir. Tamamlandıkça başka eksiklikleri doğuran bir yerdir burası.
Yetişemediğimiz şeylerin başında ne geliyor desek, hanımlar büyük ihtimalle ‘dip bucak temizlik’ derler. Erkekler de çalıştıkları iş ve evlerinin durumuna göre cevap verirler. Gençlere sorsanız başka, yaşlılara sorsanız başka cevap alırsınız. Ancak, birçoğumuzun yetişemediğimiz en önemli şey aklımıza geliyor mu hiç?
Nedir o? Kur’an’ı okumak ve anlamak…
Ne acı ki birçok evde her şey ayrı bir özenle temizleniyor, yerleştiriliyor da Kur’an orada öylece mahzun bir şekilde tozlanıyor. Kur’an’la haşır neşir olmaya çalışanlarda bile bir rehavet var. Kişi Kur’an yahut tecvid dersi alıyor ama derse hocanın ödev verdiği yere çalışmadan geliyor. Herkes Kur’an’ı çok iyi okumak ve anlamak istiyor ama yapamıyor. Neden? Çünkü zamanları yok(!)
Zamanı olmamak bahane mi sahi? Bir şey hakkında “Zamanım yok!” demek ne anlama geliyor, biliyor musunuz? “Önceliğim o değil! Önceliklerim var ve ona sıra gelmiyor.” demek. Yoksa Allah herkese bir günde 24 saat vermiş de, bize 2 saat vermiş değil.
Gönül vakti ayırmak gerek Kur’an’a… Gönlümüz Kur’an’da olursa vaktimiz de Kur’an’a olur. Kur’an’a muhabbetimiz olursa, her fırsatta Kur’an’a koşarız. İş aralarında dinlenirken telefon yerine Kur’an, müzik dinlemek yerine Kur’an dinlemek, yatmadan önce bir sayfacık Kur’an okumak gibi birçok imkân oluşturabiliriz.
Çok değil yüz yıl kadar önce dedelerimiz Kur’an okuyabilmek için dağlarda çobanlık yaparlarmış. Kur’an’ın yasak olduğu o dönemde dağda Kur’an’larını okur sonra da bir kayanın altına saklayıp evlerine dönerlermiş. Onlar o zor şartlar altında talebelerini de yanlarında götürerek Kur’an öğretmişler. Acaba bizim şu halimizi görseler bize ne derlerdi?
Eskiden bulaşık makinesi yoktu. Bulaşık yıkarken karşımıza bir yere ayet yazılı kâğıt tutturur hem işimizi yapar hem ayetlerimizi ezberlerdik. Şimdi bulaşığı makine yıkıyor, bizimse Kur’an okumaya vaktimiz yok(!). Bu inandırıcı mı?
Kardeşim, Kur’an’a vakit değil gönül ayır. Kalbinde Kur’an’a yer açarsan Kur’an seni kendine çeker. Kur’an’a muhabbet besle. “Sen olmasaydın ben ne yapardım?” de, konuş onunla. Kur’an, insanın Rabbini tanıma; Peygamberini anlama, kendini ve kâinatı anlamlandırma; Müslümanca yaşama kılavuzudur. Allah aşkına ondan gafil olma… Vesselam…