Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.
O Rasul ki, kendi dertlerini bir kenara bırakıp ümmetin dertleriyle hemhal olmuş. Yalnızca dünyaları için değil, ahiretleri için de kendini harab etmiş. Hem sadece ümmeti için değil bütün insanlık için yana yakıla dualar etmiş, gecesini gündüzüne katıp çabalamış.
O Rasul ki, doğduğu anda, yaşarken ve vefat ederken hep ‘ümmetim’ demiş. Bizi bizden fazla düşünmüş. Hani hep mutlu bir hayat bekleriz ya. Dünyada yaşanabilecek en mutlu hayatı bize gerek yaşayışıyla gerekse sözleriyle göstermiş.
Dünyada salt bir mutluluk olmaz elbette, burası imtihan yeri. Ancak dünya şartlarında en huzurlu nasıl yaşanır, O bize öğretmiş.
Sünnet-i seniyyeyi, siyeri azıcık biliyorsanız dikkat edin bütün sıkıntılarımızın sebebi, sünnete aykırı davranışlarımızdır. Karı koca arasındaki tartışmalar, kıskançlıklar, gelin-kaynana çekişmeleri, aile içi ve dışı huzursuzluklar, ticari hayattaki hileler, insanın insana kıyması, kalp kırması, İslam fıtratı üzere doğan çocukların batıl bir yola sapması hep Rasulullah (asv)’ın izini takip etmemekten kaynaklanıyor.
İddia ediyorum, toplumsal bazda aklınıza hangi sorun gelirse sebebi Rasulullah(asv)’ın yaşadığı ve tavsiye buyurduğu gibi yaşamamamızdan kaynaklanıyor.
Gelelim vücudumuza… Mide ağrılarımız, bel, boyun, sırt rahatsızlıklarımız, gözlerimizdeki sonradan olma bozukluklar, diş problemlerimizin çoğu, ayak sızılarımız bile sünneti göz ardı etmemizden... Birkaç kez ayakta su için, böbrekleriniz sızlamaya başlar. Su çok temiz bir kaynaktan değilse mide bulantısı da başlar. Hurma göz ağrısını artırır. Bu demek oluyor ki şeker, göze zararlıdır. Örnekler o kadar çok ki.
Dikkat buyurun, adliyeye taşınan birçok dava öfkeden kaynaklanıyor. Öfkelenen kişi Efendimiz(sav)’in tavsiyesine uyup ayakta ise otursa, oturuyor ise uzansa yahut kalkıp abdest alsa toplumda bu kadar cinnet olur mu?
Kader olarak Rabbimizin yazdığı hastalıklar, doğuştan gelen bazı eksiklikler rahatsızlıklar bir yana, başımıza ne geldiyse O’nu yaşamamaktan geldi. O’nu okuyup O’nu yaşamak, kendimiz, ailemiz ve çevremize huzur, selamet ve muhabbet gelmesi için yürüyebileceğimiz en kestirme yoldur. Bu sebeple O’nu anlatacak her projeye destek verip, mümkünse bu ameli dünyanın diğer ucuna dahi ulaştıralım.
Niyetimiz olsun: İnşâAllah Biz O’nu okuyup O’nu yaşayacağız. O’nun güzelliklerini bütün âleme, sudaki balıklara, yerdeki karıncalara, gökteki meteorlara, ozon tabakasına bile duyuracağız. Onsuzluk cehenneminde kavrulan ruhlara, onun Kevserinden bir damla ab-ı hayat sunacağız.
İnşâallah…