Hamd âlemlerin Rabbine, salat ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.

Yaklaşık bir haftadır süren orman yangınlarıyla yüreğimiz yanıyor, içimiz parçalanıyor. “Yaş kesen baş keser.” demiş büyükler. Zira ağaçlar tabiatın can damarıdır. Ona zarar vermek, kainata zarar vermektir. Kesmek neyse de, ya yakmak?

Elbette dünyaya yapılmış en büyük kötülüklerden biridir orman yakmak. Üstündeki böceğiyle, kuşuyla, altında gölgelenen, yapraklarından yiyen hayvanıyla, ürettiği oksijenden faydalanan insanıyla herkese yapılmış bir kötülük...

Kötüler var güçleriyle çalışıyorlar, peki ya biz? En az kötüler kadar çalışmalıyız ki dünyaya iyilik baskın gelsin. Yoksa gördüğünüz üzere gittikçe kötüye giden bir dünya bizi ve neslimizi bekliyor. Peki, ormanları korumak için neler yapabiliriz? Ailecek konuştuğumuz meseleden çözümleri paylaşalım sizlerle.

Ormanların çevresi 24 saat dronelarla gözetlenmeli. Başta biraz abartılı bir yöntem gibi görünse de, ülkenin dört bir yanında parlayan ve ülkeyi adeta ateş topuna çeviren yangınlar, bu masraf ve uğraşa değeceğini gözler önüne seriyor. Bunun için orman genel müdürlüklerine, sadece güvenlik kameralarını izleyecek elemanlar alınmalı.

Ormanlar bu kadar geniş alanda bütün ağaçlar bir arada olmamalı. Gerekirse bir orman birçok parçaya bölünüp arasında geniş boşluklar oluşturulmalı. Böylelikle bir bütün bir alanı yakmak isteyenler, ormanların arası ayrık olduğu için kilometrelerce yolu göze almalı. Ha, ya da yaktığı iki orman arasında yanıp kül olmayı...

Ormanlar çabucak tutuşan ağaçlardan değil, daha çok meyve ağaçlarından oluşmalı. Takdir edersiniz ki bir elma ağacı ile bir çam ağacının yanışı aynı değildir. Hem insanımız oradan rızkını temin eder, fakir fukara faydalanır, hem de bu vesileyle ormanlar sürekli gözetim altında olmuş olur.

Çocukken benim icat projelerime çok gülünmüştü, sonra bunların çoğu gerçekleşti. O yüzden 6 yaşındaki kızımın çözümünü de söyleyeyim: Ormanlar, arasında geniş hendekler kazılarak parçalara ayrılmalı. Varsa yakındaki nehir yatakları bu hendeklerden akacak şekilde değiştirilmeli.

Hendeğin içi, suyu çekmeyecek malzeme ile sıvanmalı (mermer, taş veya fayans gibi). Nehir olmasa bile o hendeklere yeraltından su dolduracak bir sistem geliştirilebilir. Böyle olursa yangın çıktığında hem hâlihazırda su olur hem hayvanlar suya koşup bir kısmı kurtulabilir hem de yangın çok büyümeden söndürülebilir; yerleşim yerlerine kadar yürüyemez.

Biz yangınlara karınca misali bir damla su taşıdık. Ne dersiniz? Koskoca ülkede işin uzmanı yüzlerce insan ve geniş kaynaklar varken, üç kişilik bir aileden daha fazla çözüm üretilemez mi? Bence üretilir, hem de âlâsı.

Vesselam.