Hamd âlemlerin Rabbine, salat ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.

Kendi hayatınız dışında herkesin hayatını yaşadığınızı düşündüğünüz olur mu hiç? Bazen herkesin hayatını yaşayıp kendinizinkini unuttuğunuzu fark ediyorsunuz değil mi?

Tam plan yapmışken, aniden gelen bir misafir yahut reddedemeyeceğiniz bir davet, bütün planlarınızı alt üst edebilir. Her şey rayına oturuyor derken, bir başkasının yaşam treni gelip sizi raydan çıkarıverir.

Kendinize sık sık şu soruyu soruyorsunuz: “Ben kendi hayatımı ne zaman yaşayacağım?”

Sahi ben de soruyorum: “Ne zaman?” Kendi hayatımızdan kasıt, sadece kendimiz veya ailemizle ilgili şeyler değil elbette. Örneğin muhtaç bir aileye götürdüğümüz ufak bir yardım, bizim ebedi hayatımızla alakalı değil mi? Demek ki bu da bizim hayatımız…

Size bir sır vereyim mi? Biz Muhammed aleyhisselamın ümmeti olarak kendi hayatımızı asla yaşayamayacağız. O, yolda giderken kendisini durduran yaşlı kadını saatlerce dinleyen bir Peygamberdir(SAV). O kadar dinlemiş o kadar dinlemiş ki, yanındaki sahabe yorgunluktan yere çökmüş. Yaşlı bir kadının ne derdi olabilir ki? Ya geliniyle sorunu vardır ya beli ağrıyordur ya da buna benzer bir şey. Ancak işte, sonuçta herkesin derdi kendine ağır...

Bir kardeş tavsiyesi olarak; arada kendi hayatınızı da yaşamayı unutmayın olur mu? İnsanların keyfi isteklerini tatmin etmek, başkaları müreffeh ve geniş bir yaşam sürsün diye çalışmak için gelmedik dünyaya. Başkasının lüksü bizim ihtiyaçlarımızın önüne geçmemeli. Bununla maddi veya manevi her şeyi kast ediyoruz.

Hayatta daha mutlu olmak istiyorsak, Allah’ın verdiği sayılı nefeslerden kendimiz için de pay ayıralım. Hayırlı işler, uğraşlar, tefekkür gezileri, büyükler, kıymetli zatlar ve salih akraba ziyaretleriyle süslenmiş mutlu bir hayat dileklerimle…