Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasûlüne olsun.

Yaşadığımız çağ, bir işi yapmak için yapanlarla, formalite icabı ya da mecburiyetten yapanlarla doldu taştı. Bir hizmet yapılması gerek, bu açık. Bunu biliyorsunuz ama elinizde kalifiye eleman yok. Hemen birkaç kişi, bahsi geçen iş için gerekli bilgilerle donatılıyor ve işe koyuluyor. Peki yeterli mi? Genellikle hayır…

Bir dergi, bir TV programı, çekilmesi gereken bir film yahut hazırlanması gereken bir çizgi film, yapılması gereken paneller, konferanslar, etkinlikler, kurulması gereken bir vakıf ve daha birçok iş için yeterli ve hazır mıyız acaba? Yoksa “Eldeki imkânlarla başlayalım, gerisi gelir.” mi diyoruz? Sonra ne oluyor biliyor musunuz? Gerisi gelmiyor ve eldeki de zayıflıyor zamanla. Alışkanlık oluyor, ikrah ve gına geliyor.

Hâlbuki Rabbimiz, Âl-i İmran 148. ayette “Allah işini iyi yapanları (yahut iyi iş yapanları) sever.” buyurur. Bunu o gaflet halinde -maalesef- unutuyoruz.

Toplumun genelinde şu var: Karşısına çıkan İslami bir video ise ilgilenmiyor insanlar. Neden? Çünkü birinin dediğini öbürü de diyor, hep aynı şeyler dolaşıp duruyor, orijinal bir anlatım ya da bilgi yok. Hal böyle olunca işini iyi yapanlar bile bu ilgisizlikten nasibini alıyor. Yani işini iyi yapmayanlar, iyi yapanların da hakkına giriyor, hidayete muhtaç insanların da.

İşimiz her ne ise, onu iyi yapmak zorundayız. Bizim bıraktığımız eser ‘olmasa da olur’ mu yoksa olmasa bir şeyler eksik mi kalır?

Geçen yaz okuduğum bir haberde, Antalya’ya gelen bir turist, her zaman kaldığı yerin müezzininin değiştiğini öğrenince müftülüğe gidip o müezzinin eski camisine gönderilmesini istemişti. Demek ki o müezzin, o turistte ‘olmazsa olmaz’ hissi bırakmıştı.

Maalesef birçok yerde ezanlar, okunmak için okunuyor. Yazılar ve şiirler, yazılmak için yazılıyor. Programlar, filmler, etkinlikler, oturumlar çoğunlukla yapılmak için yapılıyor. Bir broşür hazırlansa, yazım yanlışları ve anlatım bozukluklarından geçilmiyor. İş ehline verilmiyor. Verilmeyince de işe rağbet olmuyor. Talep olacak ki arz olsun. Yaptığımız ürüne talep olmayınca arz etmemizin de bir anlamı kalmıyor.

İşlerini iyi yapan insanlar her zaman iz bırakmıştır dünyada… Yapmak için yapanlar ise yaşadıkları dönemde silik yaşayıp öldükten sonra da silinip gitmişlerdir.

Rabbim iyi işler yapan ve işlerini iyi yapan muhsin ve muhsinelerden eylesin cümlemizi. Formaliteden kaliteye çevirsin her işimizi.