Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.

Dilimizde duygu ve düşüncelerimizi, birilerinin davranışlarını ya da durumlarını şıp diye anlatmamıza yarayan bazı deyimler vardır. Bunlardan biri de “Nuh diyor, peygamber demiyor.” deyimidir. Bu deyim, aslında inatçı ve dediğim dedik kimseler için kullanılır.

Yıllar önce bir kitap fuarından merhum Mevlüt Özcan Hocanın “Sorumsuzca Söylenen Sözler” adlı kitabını almış ve bu deyimi Müslümanlar için kullanmanın karşı tarafı şirkle itham etmek olduğundan, kişinin imanını tehlikeye soktuğunu öğrenmiştim. O günden sonra kendim de kullanmadım, kullananları da uyardım. Ancak şimdi gelinen çağda Nuh deyip peygamber demeyen şeref yoksunu mahlûkların varlığına şahidiz maalesef.

950 yıllık hayat tecrübesiyle bunların iflah olmaz, düzelmez, yola gelmez canlılar olduğunu bilmiş ki dua etmiş Nuh aleyhisselam, “Rabbim! Yeryüzünde kâfirlerden yurt tutan hiç kimseyi bırakma…” diye. Sonrasında da adeta dertleşmiş durumu herkesten iyi bilen Rabbimizle: “Sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; günahkâr ve inkârcı nesillerden başkasını dünyaya getirmezler.”(Nuh, 27)

Efendimiz aleyhissalatu vesselamla derdi olan insancıkları bir nebze anlarız. İçlerindeki karanlık dışlarına vuran ve Aydınlığın Kaynağını içlerindeki balçıkla sıvamaya çalışanlardır onlar. Hz. İsa’yı Yahudiler, Hz. Musa’yı Hıristiyanlar hedef alabilir. Ancak Hz. Nuh’tan ne istiyorsunuz yahu?

Ne istiyorlar biliyor musunuz? Kimsenin laf söyletmeyeceği, bütün ümmetlerin kabul ettiği bir peygamber üzerinden meşhur olmak... Ancak unuttukları bir şey var ki, Hz. Nuh(a.s.) üzerinden en çok meşhur olanlardan biri vefasız ve imansız hanımı, diğeri de “Ben dağa sığınır, kurtulurum.” deyip sonra dev dalgalar arasında, Hz. Nuh’un(a.s.) gözleri önünde boğulan oğlu idi.

Çizilen birkaç karikatürde, insanların sinir uçlarını kaşıyan birkaç yöntem kullanmışlar ama unutmamaları gereken bir şey var ki, Allah(cc) bütün yöntemlerin üstünde yöntemsiz azap edebilendir.

Bir yanda ak saçlı, aksakallı nur gibi bir Peygamber, diğer yanda ona ve gemisine dil uzatan pislikler… Zaten nerde bir kurtuluş, edep, iffet, iman gemisi varsa, kurtulmaya niyeti olmayanlar hemen pislik atarlar ona.

Nuh aleyhisselam gibi olmalı… Hakk’ın rızası uğruna çölde bile gemi yapabilmeli vakti geldiğinde. Uzun çabalar, yoğun yorgunluklar neticesinde hâlâ nasipsizse insanlar, sabırla beklemeli kurtuluş gününü. Asırlar boyu söylenecek bir kurtuluş destanı ve asırlar boyu zalimlerin damarına basacak amelleri olmalı insanın.

Bir ezgide şöyle deniyordu:

Allah’ı bilen doğrulur,
Gemiye binen kurtulur.
Geride kalan boğulur
Bizler Nuh’un yolundayız.

Rabbim Kur’an ve iman tufanında sünnet-i seniyye gemisiyle kurtulanlardan eylesin cümlemizi. Kur’an hakikatlerini zalimlerin tufanı eylesin. Âmîn…