Hamd âlemlerin rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.

Geçtiğimiz haftalarda babamlara gitmiştik. Bir ara annemle aramızda zikirmatik lafı geçti. Babam “Benim zikirmatiğin pili bitmiş.” dedi. “Bende zikirmatik çok, sana vereyim baba.” dedim. “Yok yahu, yol üstünde saatçi var. Pil taktırırım.” dedi. Pil beş liradır, zikirmatik üç lira falan desem de bir türlü teklifimi kabul ettiremedim babama.

Zikirmatiğe pil taktıran babam, birkaç ay önce de anneme beyin pili taktırmak için Ankara’lara yola düşmüştü. Zikirmatiğe bile vefası olanın, eşine vefası olmaz mı?

Eski komşumuz, bir amca… Önünde tekerlekli sandalyede bir teyze… O amca o teyzeyi her gün belli saatlerde gezmeye çıkarır. Kendisi de iki büklüm bir ihtiyar olmasına rağmen eşiyle gezmekten dolayı çok mutludur, gözleri ışıldar.

Başka bir yaşlı amca ve teyze… İkisinin de saçları pamuk gibi olmuş, bir tane siyah tel yok. Amca kolunu bükmüş. Teyze amcanın kolunu baston niyetine kullanıyor, olabildiğince asılıyor. Adana’nın en kalabalık caddesi olan Çakmak caddesinde adeta birbirlerine kenetlenmişler. Bir an içimden “Ah be teyzeciğim. Amcaya bu kadar yükleneceğine bir baston kullansaydın ya!” dedim içimden. Ama sonra anladım ki baston kullansa, ikisi de bu kadar mutlu olmayacaklar.

Toplumda görünen yüzüyle kadına şiddetin, görünmeyen yüzüyle erkeğe şiddetin yaşandığı günümüzde, 30 ve üzeri yıllık evlileri örnek almaya o kadar çok ihtiyacımız var ki. Kabul edelim ki onların şakaları da bizim gibi değil, ciddiyetleri de. Vefaları da bizimki gibi değil, cefaları da. Eskiden ekmek kavgası vardı, kadın çocuklarına yedirecek yemek bulamayınca eşine kızardı. Şimdi çiçek almadığı için çıkıyor kavgalar. Bu vesileyle bir hikâyecik: Kadın eşine çiçek almadığı için kızmış. Eşi de kadına “Sen seviyorsun diye 35 liralık zeytin alıyorum. 9 liralık zeytin de var.” demiş.

Eskiden aileler sultan ve padişahtan oluşurdu. Şimdi ikisi de padişah olmaya çalışan ebeveynlerin arasında halk yani çocuklar kıyılıyor. Eskiden mobilyalar gibi insanlar da sağlamdı, vefalıydı. Şimdi birkaç yıl sonra kırılıp çöpe atılacak mobilyadan önce dağılıyor evlilikler. Yahu bari mobilyayı eskitseydiniz!

Baktık pili bitiyor, evliliğin pilini değiştirmeli… Evde ufak değişiklikler yapmak kendimizi iyi hissetmemizi sağlayacaktır Allah’ın izniyle. Kendimize özen göstermek, kendimizi bırakmamak da kendimize olan özgüvenimizi tazeler. Hem de eşimizin bize olan bakışını güzelleştirir. Eşi kendisinden ayrılmak isteyen adama Hz. Ömer “Traş ol, saçını sakalını tara!” demiş, adam denileni yapınca karısı boşanmaktan vazgeçmiştir. İş işten geçmemişse bu kadınlar için de erkekler için de geçerlidir.

Rabbim bizden öncekilerin vefasından bize de nasip etsin. Yuvaları yıkılmaktan, çocukları perişan olmaktan, toplumu ifsaddan muhafaza buyursun.