Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.

Aile, çocuklarımızın dünyaya kadem bastıklarında kendilerini içinde buldukları cennetâsâ mekan… Aile; zalimlerin, eğitim sistemine karışamadığı yegâne okul… Aile, karanlıklardan kaçılıp sığınılan nurlu ortam, bozuk düzenin boğuculuğundan kurtulup nefes alınan en güzel dinlenme yeri… Peki ya aile bozulup çözülürse? Hem de bu bozulma ve çözülme bizzat devlet eliyle yapılırsa?

Azınlıktaki feministlerin dış mihraklı ve maddi destekli yoğun propagandaları sonunda tuttu ve hükümet feministlerin oyunu kaybetmemek için KADEM, İstanbul Sözleşmesi ve bunlara dayalı ahlaksızlıkları kabul etti ve bizzat kendi eliyle uygulamaya koydu. İslam gibi bir nizam varken feminizme, sapkın yaşam tarzlarına verilen prim, kendilerine en acı mağlubiyetleri yaşatacaktır. Bu mühim değil… Aile kavramı darbe yedikten sonra kimin ne yaptığının, nerden nereye düştüğünün ne önemi var?

KADEM denilen zillet, kadın ve erkeğin insanlığına ve şahsiyetine vurulmuş en ağır darbedir. KADEM diyor ki, “Kadın! Eşinle arandaki sorunu sen nasıl olsa çözemezsin. Git hemen çocuk gibi şikayet et!” Her ne kadar erkek evin reisi olsa da evi çekip çeviren, eve düzen veren, evdeki huzuru sağlayan kadındır. KADEM’in şahsında devletin, kadını adeta çocuk gibi avutup “Sen üzülme biz onu döveriz.” tarzında söylemlerle bu güzel hasletlerden sıyırması, kadınların aklını başına getirmiyor maalesef.

Sözde kadın haklarını savunup süresiz nafakalarla ikinci eşi mağdur etmek hangi kadın haklarının göstergesi? Kadını erkeğe eşitleyip kadına erkeğin yükünü yüklemek hangi aklın yansıması? Feminizmle kadını adeta ilahlaştırıp “O ne dediyse o!” tarzı kadının beyanını esas almalar hangi şer zihniyetin ürünü?.. Kademe kademe çöküyor aile…

Bir baş belası da “İstanbul Sözleşmesi”… İstanbul değil israil sözleşmesi desek yeridir. Bu “İstanbul Sözleşmesi”ni ortaya atanlar kendi ülkelerinde bile uygulamamışlar ama biz alıp bağrımıza basmışız. Ne kadar da sevecen bir ülkeyiz(!) Eşcinselliğin serbest olduğu ülkeler bile kabul etmezken, cânım ülkemin üst düzeyleri bu sözleşmeyi Tanrı buyruğu gibi başköşeye almışlar...

Ailemiz tehdit altında… “İstanbul Sözleşmesi”yle çocuklarımız tehdit altında… ETCEP (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi) bitti diye sevinmeyelim. O biter başkası çıkar. Biz fark edene kadar her projeden biraz biraz zehirlenen çocuklarımız bir gün karşımıza tuhaf bir mahlûk olarak çıkar Allah muhafaza…

“Benim yolum Peygamberin yolu!” diyen birinin kızı KADEM’in önde gelenlerinden olmamalı, feministlerle iş tutmamalıydı. Şu cennet vatanın birtakım bakanları, aileye dair söylem ve eylemleriyle küçük bir cennet olan aile ortamını küçük bir cehenneme çevirmemeliydi. Daha ne zamana kadar kendi kendimizi tehlikeye atacağız? Korkarım ki ilerde bu hatalar kanıksanacak, hatta benimsenecek ve sapkınlıkta zirve yapmış insanların ardından ‘şehit’ bile denecek bu ülkede. Rabbim bizi ve kıyamete kadar gelecek bütün nesilleri muhafaza buyursun.