Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.
“İnşâallah bir gün…” Bu kalıbı unutmayın ve yazı boyunca hemen her cümleye ekleyin lütfen… Zira malumdur ki ancak O (cc) dilerse olur.
İnşâallah bir gün… Dillere destan bir namaz kılacağım; ama bu namaz kimseciklerin diline düşmeyecek. Belki melekler fısıldaşacaklar aralarında; belki de onlar bile bilmeyecek... Namaza dururken aklıma düşmesin diye söndürdüğüm ocak gibi söndüreceğim bütün endişelerin ve korkuların ocağını. Ben bile inanamayacağım uzun uzun kıldığım namazın nasıl da çabucak bittiğine…
Yeni öğrendiğim örgü modeline kendi tarzımı katar gibi, sünnet-i seniyyeden yeni tarzlar katacağım namazıma… Yeni öğrendiğim yemeği farklı baharatlarla lezzetlendirir gibi yeni dualar ve ayetler öğrenip onlarla süsleyeceğim namazımı… Kur’an’ın üçte biridir diye namazımda sürekli okuduğum İhlâs suresinin yanında, Kur’an’ın kalbi olan Yasin Suresini de okuyacağım. Diğer bildiklerim de üzülmesin, onları da okuyacağım ara ara.
Bir memurun görevde yükselme sınavına girdiği gibi gireceğim her namazın vaktine, namazda yükselme sınavı diyeceğim buna. “Acaba bu namazda görevimi yükseltebilir miyim, namazımdan daha fazla muhabbet devşirip daha fazla sevap kazanabilir miyim?” diye. Vicdanımın beyanıyla önlisans bile sayılmayan namaz diplomamı, Dikey Geçiş Sınavına girer gibi yükselteceğim günden güne.
Dört mevsim bir bahaneyle zorsunmayı başardığım sabah namazının zor gelmemesi için daha çok tefekkür ve gayret edeceğim. Yatsı namazımı da “Birazdan… Birazdan…” diyerek ertelemek yerine ezan okunur okunmaz kılacağım. Bu amaçla “Sabah ve yatsı namazları münafıklara ağır gelir.” mealindeki hadis-i şerifi gerekirse balyoz yapıp kafama kafama vuracağım.
Duha ve evvabin gibi, vakitli kılınan her nafile namazı bir dost kabul edecek, vakti çıkmaya yakın “Bak gidiyorum, benimle ilgilenmedin.” dediğini yüreğimin derinliklerinde duyacağım. Kaza namazlarımı da “Unutulmuş birer birer, kaza namazlar…” şeklinde terennüm edilmekten kurtaracağım.
“Hele şu işim bitsin, namazı sonra kılarım.” diyerek namazın muhabbetini ve vaktin bereketini kaçırmayacak; aksine “Namazı kılayım, iş de hallolur inşâAllah.” diyerek çok kârlı alışverişler yapacağım. Yüce Rabbimizin ibadet günleri olarak gördüğü ve özel bir değer verdiği günlerde, dışımdan, evimden, çevremden çok içimi temizleyeceğim. Yine bahsi geçen günlerdeki bütün kampanyalara rağmen AVM’leri mesken edinmeyecek, meskenimi yani evimi mescid edineceğim.
En az sevdiklerimin kıldığımı sandığı kadar güzel bir namaz kılacak, en fazla onların sandığı kadar kötü biri olacağım. Bunları ne zaman mı yapacağım? “Ha bugün, ha yarın!” demeden derhal, hemen şimdi uygulamaya geçireceğim. Bütün bu saydıklarımı bir kereye mahsus değil, ömür boyu yapacağım İNŞÂALLAH.
Sezgin Özbay