Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun pak Rasûlüne olsun.
“Fazla kilolarınızdan kurtulma yolları…”, “Bir haftada 7 kilo verin.”, “Hem yiyin, hem zayıflayın!” vb. sözler hepimize tanıdık, öyle değil mi? Televizyonlarda dakikalarca, internette boy boy, gazetelerde çarşaf çarşaf ilanı verilen zayıflama ilaçlarının yahut diyetisyenlerin reklamları… Bütün bu zayıflamalar ne için? Yaza fit girmek için…
Müslümanlar olarak her konuda olduğu gibi bu konuda da çağa ayak uydurduk. Ha, yaz mevsimini geçelim ama bizim de güzel görünmemiz, formumuzda olmamız gerek(!).
Evet, kilo iyi bir şey değil ama niçin kötüdür ona bakmak lazım. Efendimiz(asv) buyururlar ki: "Ümmetim hakkında korktuğum şeylerin en korkuncu; karın büyüklüğü, çok uyku, tembellik ve yakîn (iman) zayıflığıdır." Suyuti, Fethu'l-Kebir, I, 58
Bazen basit bir şey, büyük felaketleri tetikler. Karlarla kaplı bir dağa bir taş atarsınız, çığ düşer. Benzin dökülmüş bir yere bir kıvılcım çakarsınız, yangın çıkar. Aslında hadis-i şerifteki en korkulacak şey; iman zayıflığıdır ancak dikkat edersek en sona alınmış. Pek çok hikmeti vardır elbet ama bizim anladığımız şu ki insan imanı zayıflamasın diye çaba sarf eder, imanını korumaya gayret eder fakat az yemeye dikkat etmez, oburluğun feci sonuçlarını göz ardı eder. Çok yemenin sonucu olarak kişi çok uyur; zira karın tokluğu uyku getirir. Uykunun fazlalığı tembellik ve gaflet demektir.
Tembellikten pelte pelte dökülen bir bedene bütün ibadetler ağır gelir. Uykuya düşkün ve bu sebepten tembelleşen insan, namaza üşenerek kalkar, namazı gelişigüzel kılar, Kur’an’ı alelacele okur (ya da hiç okumaz), günlük virdleri varsa aksatır, yavaş yavaş kendini tembelliğin esaretine atar. Hepsi ne yüzünden? Fazla yemek yüzünden.
Hadis-i şerife kulak vermiyor, çok yiyor göbek büyütüyoruz. Kimi insanlar vardır, bedensel engeli vardır, secdeye gidemez. Karnı büyük insan da secdeye gidemiyor ki! Gitse de istediği kadar kalamıyor. Göbeğinden dolayı ne zaman nefesi kesilirse o zaman kalkıyor. İşte en büyük engel… Rabbinin huzurundan göbeğinin emriyle ve nefesinin kesilmesiyle kalkanın imanı ne kadar güçlü kalabilir ki? Efendimiz(asv):
“Âdemoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Oysaki Âdemoğlu için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman (midesinin) üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın." (Tirmizi, Zühd, 47) buyurmuşlardır.
Tabağındaki yemek çöpe gitmesin diye mideye indiren bizler ve "Kişinin her iştahını çekeni yemesi israf olarak yeter." buyuran Efendimiz(asv). Zayıflığı hastalık olarak görüp zayıflarla alay eden bizler ve "Eğer karnın doymuyor ve obursan, kendini müzmin hastalardan say." diyen Hz. Ali Efendimiz. Tablo korkunç! Rabbim azla gözü doyan, sofradan karnı şişmeden kalkan, bedeni zayıf, imanı kuvvetli, çalışkan ve uyanık müminlerden eylesin cümlemizi.
Sezgin Özbay