Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasûlüne olsun.

Her geçen gün bozulan bir toplumda, her an “Ne günlere kaldık!”demenin daha normal olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Ancak ne yazık ki aileye hiçbir zaman bu denli savaş açılmamış, aile yapısı hiçbir zaman bizzat devlet eliyle bu kadar erozyona maruz kalmamıştı.

Evlilik, güllük gülistanlık bir yaşam değil; dikenler arasından güller derme sanatıdır. Kim dört dörtlük bir mutluluk yaşamış ki evlilik hayatında? Rasûlullâh(asv) dahi eşleriyle sorun yaşamış; meseleyi çözmesi için Hz. Ebu Bekir araya girmiş. Bizler mi yaşamayacağız?

Vicdanımızın 6284 no’lu yönetmeliği “Eşinin ayıbını ört.” diyor. Bugüne kadar ne evlilikler duymuşuzdur, ne kötü erkek ve kadınlar… Ancak bunlar evliliklerini yine de devam ettirebilmişlerdir. Çünkü gerek kadın erkeği, gerekse de erkek kadını namusu olarak görmüştür. İnsan kendi namusunu elâleme karalar mı? Son ana kadar idare etmenin sevabı ve masum yavruların hali kimsenin umurunda değil.

Sahi, kadını korumak adına erkeğe zulmetmek hangi zihniyetin mahsulü? Batı, çöpe atacağı kanunlarını bize gönderiyor; biz de büyük bir lütufmuş gibi alıp baş tacı ediyoruz. Kadın şiddet görüyor da erkek görmüyor mu? Kadın kocasından kaçıp devlete sığınıyor; erkeğinse Allah’tan başka kimsesi yok. Çok değil iki nesil büyüğümüzden yani dedemin akranlarından bir akrabamızın çobanlık yaptığını ve eşi tarafından ahırda yatırıldığını, eve alınmadığını bilirim. Ama öyle muteber, öyle muhterem biri… Adamcağız vefat etti ama eşi hâlâ çobanlık parasıyla biriktirip yaptığı evde oturuyor; üstüne kat bile çıktı. Erkek egemen bir dönemde bile durum böyleydi. Kadınların baskın olduğu şu dönemde neler yaşanıyordur Allah bilir.

Ahlaksızlığa ödül verilen bir sisteme geldik çattık. Olanları aklımız almıyor. Kadın -hafifletilmiş tabirle-  kocasına sadakatsizlik ediyor. Sonra mahkemeye müracaat edip adeta “Kocamı aldattım, kocam bana para versin.” diyor. Mahkeme de kabul ediyor. Adamın işsiz olmasının ve kadının çalışıyor olmasının önemi yok. Sistem kadına diyor ki, “Ne yaparsan yap arkandayız.”

Süresiz nafakalar, kadının yalan beyanıyla cezalandırılan erkekler… Zaten evlenmek gibi bir niyeti olmadığı halde, yani evliliğe karşı olduğu, kafasına göre takılmayı sevdiği halde, birkaç ay sonra boşanıp nafaka almak için evlenen insanlar türedi. “Bir kişiye bağlı kalamam!” diyerek evliliği küçümsediği halde, “Bu da bir gelir kapısıdır.” diyerek evlenip evlenip ayrılan kadınlar var.

6284 no’lu yönetmelik, aileyi içten çürümüş dişe döndürdü. Görünürde sağlam ama muhallebi yerken kırılacak kadar çürük… Aileyi hep ağaçla ifade ederiz, ‘soy ağacı’ deriz. Ama bu sistem ağacı kurtlara yedirdi. Dıştan bakıldığında büyük bir ağaç… Ama üstüne bir kedi çıksa yıkılacak. Diyecek tek şey var: Rabbim sonumuzu hayretsin.