Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O`nun pak Rasûlüne olsun.
Aziz İslam dininin dünyanın hemen her yerine ulaştığı, inkârda inat etmeyen herkesin kalbini kazandığı bir devirde yaşıyoruz, elhamdulillah. Ne var ki bazı yerler, bazı şehirler İslam dininin güzelliklerinden gittikçe uzaklaşıyor. Güzel şehrimiz Adana da böyle. ‘Benim kalbim temiz.` yahut ‘Kul hakkı yeme yeter.` demeye ehil kimselerin sayısı bile hızla azalıyor Adana`da. Hani olur ki insan dindar değildir ama çok yardımseverdir, insanların dertleriyle ilgileniyordur, kimseye zulmetmiyordur falan, Adana`da böyle tipler de yok denecek kadar az artık.
Âcizane kanaatimiz; bu şehirde haramların alenen işlenmesi ve buna yeterli tepkinin gösterilmemesi, insanların kötülükte derinleşmesini, ‘Çukur`laşmasını beraberinde getiriyor. Şimdilerde –afedersiniz- Rakı Festivali konuşuluyor Adana`da. Geçen yıl evimiz bu rezaletin olduğu yere yakındı. Gece gürültülü etkinliklerin son saati 12 olmasına rağmen gece saat 3`e kadar sokaklarda bağırmalar, kornalar, küfürler ve yüksek sesli müzikler kol gezdi adeta külhanbeyi gibi. Çocuğu ve hastası olan aileler o geceyi uykusuz geçirdi. Sabah sıcacık ekmek alıp güzel bir kahvaltı yapmak isteyen insanlar, fazla içilmiş içkinin mideden çıkmış halini gördüler caddelerde. Zaten gece sarhoş sarhoş terör estiren bu insanlar sabaha da mide bulandıracak, iştah kaçıracak bir şeyler bırakmıştı. Sarhoşken araba kullanmak yasak ama festival günü herkes sarhoş sarhoş yollarda, hem de çocuklarıyla. Bu nasıl bir zihniyet? Nasıl bir belediyecilik ve nasıl bir valilik bu? Eskiden “Öğlen öğlen içki içmiş.” denirdi sarhoş görülünce. Şimdi Adana`da gündüz gece fark etmiyor sarhoş görme noktasında. İnsanlar sarhoş olup sokaktaki insanlara çatmaktan çekinmiyor artık.
Efendimiz(s.a.v) ‘İçki bütün kötülüklerin anasıdır.` buyururlar. Gerçekten de sarhoşun yapmayacağı kötülük yoktur. Bununla ilgili hepimiz akla hayale gelmedik çok şey duymuşuzdur. Kötü alışkanlık deyip geçiştiremeyiz; bu en kötüsünden bir bağımlılıktır. Öyle bir bağımlılık ki, sahibinden çok çevredekilere zarar veriyor. Bu ahlaksızca festivaller içkiyi özendiriyor. Sırf bu manada bile yasaklanması gerekir, zira içki, uyuşturucu, sigara gibi maddelerin reklamı ve özendirilmesi yasaktır. Peki ne yapabiliriz?
Gerek şehir halkı, gerekse başka yerlerdeki insanlar, insanlık namına buna dur demeli ve yetkili birimlere müracaat edilmelidir. Özellikle www.cimer.gov.tr adresi üzerinden gerekli bakanlıklara bu festivalin yasaklanması ve gerekçeleri açık bir dille anlatılmalı ve gereğinin yapılması istenmelidir. Bu durum Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından tutun Gençlik ve Spor Bakanlığına, hatta Ekonomi Bakanlığına kadar hemen her bakanlığı ilgilendirir. Halkımız büyük saydıkları birinin içkisini değil icraatlarını ve icatlarını örnek almalı kendine. Aklî melekeleri örten, aziz yaratılmış insanı rezil eden, onun türlü kötülükler işlemesinde en etkin rol oynayan bu şeyin festivali yapılmamalıdır. Haramın festivali olmaz; rezaleti olur, yuva yıkması olur, anarşisi-terörü olur, kaosu olur, kendini bilmezliği olur, gâvurluğu olur.
Sezgin Özbay