Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O`nun pak Rasûlüne olsun.
Kitaplar… Kokusuyla, dokunulmasıyla duyu organlarımıza, içeriğiyle de kalbimize ve ruhumuza lezzet veren en güzel dostlar… Ancak hani şarkıda diyor ya: “Unutulmuş birer birer, eski dostlar eski dostlar…”
Teknoloji çağında yaşıyoruz ve kitaplarla mesafemiz bir hayli açılmış durumda. Yeni bir kitap çıktığında o kadar da ilgimizi çekmiyor artık. Yeni çıkan telefon modellerinin yanında yeni kitabın lafı mı olur(!) Twit okuduğumuz kadar kitap okumuyoruz. Allah`ın bize gönderdiği kutlu mesajları Facebook`ta durumumuza yapılan yorumlar kadar merak etmiyor, okumuyoruz. Hele hadis kitapları hiç ilgimizi çekmiyor. Ellerde akıllı telefon, aklıyla akıllarımızı esir almış. O ne derse o oluyor. Bizim yerimize düşünüyor, yazıyor. Yanlış da yazsa kızmıyoruz ona, ‘klavye hatası olmuş` deyip geçiyoruz.
Bizim yaşımızdakiler dahi kitaptan bu kadar uzaksa, gelecek nesiller adına korkmalıyız. İlk emri ‘Oku!` olan Kitab`ın muhataplarıyız ama yeterince okumuyoruz. Âcizane kanaatime göre bunun sebebi kütüphanemizin olmaması. Hemen her şeyimiz var ama kütüphanelerimiz yok. Kütüphaneler elbette var ama acaba bize hitap ediyor mu?
Mahremiyet kavramının olmadığı, hemen her türlü kitabın bulunduğu, haremlik selamlığa dikkat edilmeyen kütüphanelerde bir müminin alacağı pek bir şey yoktur.
Sözün özü; bütün Müslümanların eserlerini kapsayan ve yanlışlıkların barınamadığı kütüphanelerimiz olmalı… Belki her ilde yapamayız ama imkânı olanlar bir başlasa, umarız ki Rabbim diğerlerine de gayret verip yardım gönderir.
Tolstoy, Goethe gibi hakşinas Batılı yazarların kitaplarından tutun da yeni nesil İslami kitaplara kadar hemen herkesin kitabı bu kütüphanede olmalı. Gençlere yılda birkaç kez kitap okuma yarışması yapılmalı ve bunun sonunda gezi, bisiklet, tatil gibi hediyeler verilmeli.
Kütüphane çok disiplinli olmalı ve ödünç verilen kitaplar hususunda azami gayret sarf etmeli. Kitapların vaktinde gelmemesi halinde çeşitli yaptırımlar uygulanmalı. Üyelik sistemi olup bunun karşılığında cüzi bir ücret alınmalı ki kütüphanenin kıymeti bilinsin. Kadın ve erkeklere ayrı günler ayarlanıp, kütüphanede küçük de olsa okuma salonu olmalı. Kütüphaneler yolu uzatan yerlerde değil, geçerken uğranacak bir konumda, yol üstünde olmalı. Kütüphaneler dershanelere, çarşıya, merkezi yerlere yakın olmalı ki dershane veya okulun öğle arasında gençler kafelere takılmak yerine kütüphanede dinlenip kötülüklerden uzak kalabilsin, abdestini alıp namazını kılabilsin.
İnsan her kitabı okumak istiyor; ama her kitaba para vermek istemiyor. Zira kitap yazmanın had safhaya çıktığı; ama okumanın en alt seviyelerde seyrettiği bir dönemde yaşıyoruz. Okumak istediğimiz her kitabı almak, bir servet harcamak demek.
Hayâlini kurduğumuz bu kütüphane ve etkinlikler kaç yılı alır bilmeyiz ama illerimizde en azından küçük birer okuma salonu açabilsek, kitap evlerindeki eskimiş kitaplar ve kardeşlerimizin kitaplıklarındaki kıymetlilerinden alıp oraya yerleştirsek dahi çok hayırlı bir iş yapmış oluruz.
Allah rızası için kurulan hayaller, dua sayılır. Hayallerimize de dualarımıza da âmîn…