Şehid Yasin Börü ve arkadaşlarının 2014 yılı Kurban Bayramı’nda vahşice katledilişinin üzerinden 10 yıl geçti. Yaşanan olayların fitilini ateşleyen zamanın HDP yöneticilerinin yargılandığı Kobani davası da nihayet sonuçlandı. Ancak kurban olan canlara rağmen verilen kimi cezalar, ilahi ve mutlak adaletin ancak çetin olan hesap gününde gerçekleşeceğini bir kez daha gösterdi.
Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Buruc Suresinde, Ashab-ı Uhdud yani “Hendek Ashabı” olarak isimlendirilen zalim bir topluluktan bahsedilir. Bu zalim topluluk, iman ehli insanları ateş dolu hendeklere atmak suretiyle vahşice katleder. Söz konusu olay şu ayetlerle anlatılır:
“Kahrolsun (mü'minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar. O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. Onlar, mü'minlerden ancak Allah'a iman ettikleri için intikam alıyorlardı.” (Buruc Suresi, 4-8)
Ayette ifade edilen sadist zihniyet bugüne ne kadar da benziyor. O gün hendeklerde tutuşturulan ateşte yakılan mü’minleri keyifle seyredenlerle, bugün katledilen masumları sadistçe seyredenler arasında ne fark vardır? Sırf iman ehli oldukları için vahşice katledilen, ezilen ve yakılan masum gençlerin bu hali karşısında zılgıt çeken ve destek veren vahşi zihniyet, günümüzün zalim Ashab-ı Uhdud’u değil de nedir?
Bu vahşetin yaşandığı 2014 yılında, Hac farizamızı yerine getirmek üzere kutsal topraklardaydık. Olayın basına yansıması ile yürekler dağlandı, sevinçli ve kutlu günler hüzünle doldu. Ama meselenin en can yakıcı tarafı, sözde Hac farizasını yerine getirmek üzere gelmiş olan bazı bedbahtların, katledilen masum gençleri suçlayan ve bu vahşeti gerçekleştirenleri destekleyen sözleri oldu. Mekân, Beytullah’ın olduğu Mekke idi, ama söylenen sözler vahşice ve kan dondurucuydu.
Bu nasıl bir bedbahtlıktı ki, mazlumların hamisi olan Allah Resulü’nün mekânında, O’na iman eden, O’nun kutlu yolunda yürüyüp, mazlum ve mahrumların hamisi olan imanlı gençler vahşice katlediliyor, ama onlar zalimlerin safında yer almaktan imtina etmiyor, vicdanları sızlamıyordu. Bugün verilen bazı hapis cezalarını protesto edenler, dün vahşice katledilen masum gençleri hendek ashabı gibi seyredenlerden başkası değildir.
Ve emin olun ki aynı zihniyet, aynı zamanda yedi ayı geçen Gazze vahşetini de sadece seyreden, hatta işgalcileri değil, Aksa mücadelesini veren yiğitleri suçlayanlardır. Ayetler ışığında bakınca; Gazze’yi yakıp yıkan işgalciler de imanlı gençleri ezip yakanlar da ve tüm İslam coğrafyasında sözde Müslüman ama yürekleri zalimlerle birlikte olup, mazlumların feryatlarını kalpsiz bir şekilde sadece seyredenler de kahrolası hendek ashabı değil midir?
Ashab-ı Uhdud için “kahrolsun” diyen Rabbimiz, lanetini sadece o topluluğa değil, kıyamete kadar onlar gibi davranan tüm bedbahtlara yağdıracaktır. Zalimden yana saf tutacak kadar insanlığını kaybedenler, elbette bir gün büyük bir pişmanlık yaşayacaklardır, ancak o gün her şey için çok geç olacaktır. O gün kimi yüzler aydınlık, kimi yüzler karanlık bir vaziyette Yüce Allah’ın huzuruna çıkacak ve ilahi adalet hakkıyla tecelli edecektir.
Ne mutlu bugün yakılsa da o gün yüzleri aydınlık olanlara…
Ve yazıklar olsun zalimlerle aynı safta durup, mazlumların feryatlarını seyredenlere…