İnsanları farklı renk ve dillerde yaratan Allah`a hamd ederiz..

Bir kavimden çıkıp tüm kavimlere rahmet olan Hz. Muhammed`e selat u selam olsun.

 

 

Geçen hafta adına TC Sorunu deyip Kürt Sorunu olmaması gerektiğini ifade ettik. Bu, demogoji yapmak için değil, “Kürt Sorunu” tanımlamasının içini doldururken sorunun müsebbibi olarak Kürtleri gösterme gayretlerine tepki olsun diyeydi. Kökleşen bir kavramı bu amaçla kullanmayanlar bu tepkinin muhatabı değildi pek tabiî ki.

Bu meselenin altına düşülmesi gerektiğine inandığımız bazı haşiyeleri paylaşmaya devam edersek;

Adı Kürt Sorunu olarak konan meselede düşülecek ilk haşiye galiba bu soruna riyakârca yaklaşım gösterenler hakkında olmalıdır. Riya fiilinin de acı gibi, gözyaşı gibi, tebessüm gibi milliyeti olmadığından riyakârca yaklaşım gösterenler derken zihninizde ilk çağrışımlar milliyet üzerine mebni olmasın. Zira sorunun tüm muhatapları arasında, bu sorundan muzdarip tüm kesimler içinde bu riyakârca yaklaşım gösterenleri görmek mümkün. Nefsini ıslah endişesinde olan Müslümanları tenzih ve istisna ederekten bunu açıkça söylemekte beis olmadığına inanıyorum.

Dolayısıyla; Bu meselenin adını doğru koyup tanımını yaparken de içini adam akıllı doldurduktan sonra benim TC Sorunu, çoklarının da Kürt Sorunu dediği meseleye riyakârca yaklaşımlar terk edilecek. Bu soruna sahip çıkma yapmacıklığından vazgeçilip sahip çıkmayı kimse kendine rant yapmayacak, getirimciler bu meseleden diskalifiye edilecek. Kimse bir halkın sırtında kambur inşa edip o kamburda şantiye kurma hakkına, özgürlüğüne sahip değildir. Bu hangi halk olursa olsun, fark etmez.

Bu meseleye riyakârca yaklaşımların tahribatını biraz olsun somutlandırmak için şöyle düşünelim.

Bir adam namazında, kulluğunda niçin riyakârlık yapar. İlk akla gelen cevaplar: Kendini beğendirmek için, kıldığı namaz üzerinden kabul görmek için, insanların namaza, kulluğa duyduğu güveni kazanabilmek için, vb. vb.

Kürt Sorunu denen meselede bazıları bir topluma kendini beğendirmek için riyakârca davranırken, bazıları kabul görmek bazıları da bir halkın güvenini kazanabilmek için bunu yapıyor. Hem de öyle istismar ediliyor ki, Örneğin Kürt Halkına sahip çıkma yapmacıklığıyla Kürtlere yaranmaya, Kürtler tarafından kabul görmeye veya Kürtlerin güvenini kazanmaya çalışırken bazıları Kürtleri yok sayma ya da haklarını gasp etmeye devam içerikli söylemlerle Türklere yaranma, Türklerin güvenini kazanmaya çalışıyor. Her iki kesimin riyakârları kendimi beğendireyim veya kabul ettireyim riyakârlığında başarılı oldukça iki toplum arasındaki uçurumu gün geçtikçe derinleştiriyor. “Ey Kürtler!” hitabı ile “Ey Türkler`” hitabı riyakâr hatiplerden, riyakâr bürokratlardan, riyakâr siyasilerden, riyakâr kalemlerden kurtulmadıkça bu sorun kökleşecektir. Kürtlerin karşısına geçip onları memnun edecek ifadelerle Kürtleri okşamak, Türklerin karşısına geçip Türklerin duymak istediklerini söylemek iki halka da yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmaktır. Kürtlerden cesur kanaat önderleri, Türklerden cesur kanaat önderleri açık yüreklilikle ortaya çıkıp kendi halkına gerekirse hoşuna gitmeyeceği şeyleri söylemeyi ve iki halkı ayrışma noktalarından değil bütünleştirme noktalarından eylemlerini gerçekleştirirse iki halk arasına ekilmek istenen fitne tohumları kurutulur.

İki halkın içinden veya dışardan müdahil olup hariçten gazel okuyan ve de meseleye riyakârca yaklaşanlar kendi egolarını tatmin etmek için yapmacık ve tasannu dolu davranırken iki halk atomlarına varıncaya kadar parçalanmak isteniyor.

Adını doğru koyduktan, içini gerçeklikle doldurduktan sonra riyakârca yaklaşımlar da terk edilirse meseleyi halletmek için doğru yerden başlanmış olacaktır inşallah. Tıpkı problemi çözmek için doğru formülden başlamak gibi düşünebiliriz.

Haftaya nasip olursa bu konuya devam edelim temennisiyle “son bir cümle” diyelim; Milliyetten, ırktan, dilden… önce ilk intisabımız İslam üzerinden Allah Azze ve Celle`yedir. Diğer bütün intisablarımız ancak ilk intisabımızla değer ve anlam kazanır. Tüm aidiyetlerimize ilk aidiyetimizin rengini ve tadını katmayı başarırsak “Hepiniz Âdem`in çocuklarısınız” fermanını da hazmederiz.

SELAM VE DUA İLE