Aile toplumun en asli ve kadim bir kurumudur. Toplumsal yaşamın en küçük temsili niteliğindedir. Yaşadığımız toplumun kültürünü, değerlerini öğretme niteliğine sahiptir. Bugün bazı zihniyetler aile kurumunun varlığını kabul etmeyip aile kurumuna savaş açmış, aile kurumunu itibarsızlaştırmak için konuşuyorlar da konuşuyorlar.

Komünizmin hayallerini kuranlar kutsal olan aile kurumunu bitirme çabasındalar. Ütopik ve hayvani güdülere göre bir yaşam tarzı hayal edenlerin ailelerine hiçbir saygıları kalmadı ne yazık ki. Ailenin, değerlerin, inancın olmadığı, sadece hayvani güdülerin tatmin edilmesine yönelik seküler bir toplum modeli hayalini kuranlar sapkınlıkları överken, aile kurumunu ise itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

Bazı insanlar nefislerine hoş gelen, zevklerine hükmeden metalara dalmış gidiyorlar. Aileyi, iyiliği, huzuru, yuvanın sıcaklığını unutmuşlar. Aile birliği diye bir kavram kalmadı neredeyse. Aile birliği kavramı ne yazık ki muhafazakar kesim için bile bitmek üzere. Farkında olmadan kaybediyoruz bizi ayakta tutan, bizi biz yapan değerlerimizi.

Toplum içinde kadınlarımızda bir değişim, dönüşüm yaşanıyor. Kadınlar fıtratları dışında farklı mecralara eviriliyorlar. Ruhen, fikren, bedenen değişim ve dönüşüm yaşayan kadınlarda huzur da kalmaz, mutluluk da.

Ailesinden her geçen gün uzaklaşan kadın zamanını ailesine değil para kazanma uğruna çalıştığı iş yerine harcıyor. Kadını bir köle gibi çalıştıran zihniyet buna da bir kılıf bulmuş. Özgürlük!!!

Özgür olduğunu sanan bu kitle huzuru da, mutluluğu da, aile birlik ve beraberliğini de kaybediyor ne yazık ki farkında bile olmadan. En kıymetli hazinesi elinden alınıyor oysa.

Toplumu inşa eden bireyler sevginin, saygının olduğu aile ocağında yetişir. Bugün çalışma hayatının albenisi verilerek ailesinden uzaklaşan anneler çocuklarını ana ocağı olan sıcacık aile ortamında değil ana sınıflarında yetiştirir oldular. Nasıl ve ne kadar sağlıklı bireylerin yetiştirilebileceği tartışılır. Duygusuz, sevgisiz ailenin ortamından uzakta yetişen bireylerden nasıl sağlıklı bir toplum oluşur acaba?

Kadın hakları, kadın istihdamı diye diye kadını da aileyi de bitirme noktasına getirdiler. Özgür kadın, güçlü kadın, girişimci kadın söylemleri ile kadını fıtratından koparıp değerlerine düşman, değerlerine savaş açar duruma getirdiler.

Kemalizm'in halkın değerlerine savaş açarak halka rağmen halk için devri sona erdiği gibi, Kemalistleri taklit ederek kutsallarına ve ailesine savaş açarak dinsiz, imansız, maneviyatsız ve ailesiz bir toplum inşa etmeye çalışanların kime hizmet ettiklerinin, kimin değirmenine su taşıdıklarının farkına mısınız?

Ailesine düşkün, değerlerine bağlı halkımızı; ailesine düşmanlaştırma projesi bu. Avrupa ve Amerika'nın dayattığı sapkın akımların ailesiz toplum modelini dayatanlar, küresel emperyalizme hizmet ediyorlar.

Aileyi yobazlık olarak gören bu sapkın akımların annelerine, babalarına, eşlerine ve çocuklarına hiçbir saygınlığı kalmadı ne yazık ki. Ailesine karşı hiçbir saygınlığı kalmayanların toplumu temsil etme vasıfları kalmış olabilir mi?

Aile; toplumları ayakta tutan, değerleri koruyan, nesilleri muhafaza eden kutsal bir kurum iken bu kutsal kuruma savaş açanlar, halkın değerlerine savaş açmıştır.

Ailenin; annenin, babanın, kardeşin, eşin, çocukların olmadığı bir dünya yoktur ve olamaz da. Nesilleri kurutan, toplumu ifsat eden, sapkın akımların peşinde koşan, sapkın hastalıklı zihniyeti parlatan ve aile kurumumuza savaş açanlar, halkına değil, sapkın emperyalist lobilere hizmet etmiş olurlar.

Aileyi barbarlık, yobazlık ve gericilik olarak gören Komünizm, toplumumuzun ve halkımızın en büyük felaketidir.

Kutsal olan aile kurumumuza karşı yapılan her türlü saldırılara karşı toplumuzu ayakta tutan aileyi, değerlerimizi ve inancımızı korumaya devam etmeliyiz. Bu her bireyin vazifesi olduğu gibi hükümetinde asli vazifesi olmalıdır.