Bundan on gün önce 20 Kasım günü çocuk hakları kutlandı, akabinde birkaç gün sonra da 25 Kasım'da kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü kutlandı.
Çocuk ve kadını koruma adına güya Birleşmiş Milletler tarafından bu hakların günü ilan edilmiş.
Hiçbir yaptırım gücü kalmayan sadece kınama mesajları yayımlamakla vazifeli Birleşmiş Milletler’in kuruluş amacı nedir?
BM, 20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan savaşların ve barışa yönelik tehditlerin tekrarını önlemek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla kuruldu. BM, İkinci Dünya Savaşı'ndan galip çıkan devletlerin liderliğinde oluşturulmuş bir dünya teşkilatı. Bu teşkilata üye 193 ülke var.
İkinci dünya savaşından sonra galip çıkan ülkeler, diğer dünya ülkelerini yönetmek için bu sistemi kurdular. 1945 yılında kurulan BM sisteminin, beş daimi ülkenin kendi aralarında dünyayı yönetmesinden başka bir amacı yok. Kuruluş felsefesi sözde barış ve güvenliği sağlamak olan bu sistem, kendi kuruluş gayesinin tam zıttı hareket etmekle kalmamış, dünyaya musallat olmuş. Veto yetkisine sahip beş daimi ülke olan ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere aynı zamanda dünyanın en çok silah üreten ve pazarlayan ülkeleri. Bu ülkelerin bu sistemi kurarken barışı sağlayacakları iddiası ayrı bir komedi.
BM’nin Kuruluş tarihinin, siyonist işgal rejiminin işgal ve talanının meşrulaştırılma tarihi ile eşleşmesi bir tesadüf olamaz.
BM’nin, siyonist işgal rejimine hizmet eden bir sistem olduğu tarihi belgelerle sabit. Siyonist işgal rejiminin uluslararası tanınması, 14 Mayıs 1948'de sözde "İsrail Bağımsızlık Bildirgesi" ile kurulan sözde "İsrail Devleti"nin diplomatik olarak tanınması bu sistem tarafından sağlanmış. 192 BM üyesi devletin 160'ının (%83) israili tanıması, yapmış olduğu işgale onay vermesi, bu sistemin işgalci bir sistem olduğunu gün yüzüne çıkarıyor.
Gücü elinde bulunduran beş daimi ülke bu sistem ve beşli çete mantığı ile diğer dünya ülkelerini yönetiyor. Diğer 192 üye devletin ise bu sisteme entegre olmalarından dolayı herhangi bir karar alma ve yaptırım gücü de yok.
BM’nin yaptırım gücünün olmaması, gücü elinde bulunduran beşli çetenin varlığından kaynaklanıyor. Beşli çetenin elindeki gücü zulme endekslenmiş. Beşli çete paradoksal bir çelişki içinde, işgal ettiği ülkelere barış, huzur, demokrasi götürüyorum derken, aslında oraya yıkım, katliam ve soykırım götürüyor. ABD'nin Irak ve Afganistan işgalinde bunu görmüştük.
Sadece zulme endekslenmiş bu sistem, diğer üye ülkelere ağlama ve kınama hakkı vermekten başka bir işe yaramıyor. Diğer üye ülkelerin halklarının gazını almak için kınama mesajları ve kadın, çocuk ve insan hakları günlerini kutlamakla avutuyor.
Dünya halkalarının, devlet liderlerinin kınama mesajları ve gösterileri, zulümleri durdurmaya yetmiyor.
Dünya, İslam'ın adaletine muhtaç.
İslam hukukunda yer alan beş temel ilke olan Zarurat-ı Hamse ile dünyada adalet ve huzur sağlanabilir.
Dünya halklarına dini, dili, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun, adalet sistemini inşa edilebilir. Dünyaya huzur getirecek can, din, akıl, mal ve nesil emniyetinin olduğu bir sistem inşa edilmeli.
"Zarurat-ı Hamse" denilen İslam'ın adalet sisteminin uygulanması sağlanırsa, dünyaya huzur, barış ve adalet gelecektir.
Gelişen olaylardan okuduğumuz şey, yeni bir dünya düzeni için İslam ülkelerinin bir araya gelerek bölgesel ittifak kurmaları şart gözüküyor. Başka da yolu yok.