Ah Gazze, içimiz kan ağlarken, seni görmezden gelemeyiz.

Her daim ilk gündemimiz Gazze oldu ve olmaya devam edecek. Orada yaşanan vahşet ve soykırım durana dek gündemimizden düşmeyecek.

Bir tarafta Gazze’de vahşet, soykırım, açlık, masum çocukların korku dolu bakışları yaşanırken, diğer yanda ülkemizde çözülmesi gereken problemlerimiz var ve bu problemleri de görmezden gelemeyiz.

Bu problemlerden biri de son günlerde çok hararetli bir şekilde tartışılıp konuşulan eğitim sistemimiz.

Söz konusu eğitim sistemimizin bıraktığı tahribatın nedenleri iyi tahlil edilmeli.

Ümmetçi bir anlayıştan ve maneviyat değerlerinden kopuk bir eğitim sistemimiz var.

Fen, bilim, ilim, teknoloji konusunda üretken değiliz. Bunu da masaya yatırmak gerekiyor. 

Son günlerde hararetli bir şekilde konuşulan, tartışılan şey, MEB’in yeni müfredatı.

Nihayet günlerce konuşulduktan sonra yeni müfredat açıklandı. Hem de düşüncelerini belirtmek, katkı sunmak isteyen herkesin katkısı alınarak.

Tâbi insanların düşünceleri ne kadar etkili oldu alınan kararlarda orası da meçhul.

Evet MEB açıkladı “Türk milli eğitiminin genel amacı Türk milletinin bütün fertlerini Atatürk ilke ve inkılaplarına ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk milletinin milli, ahlâkî, insani... tüm bunları davranış hâline getirmiş insanlar olarak yetiştirmek...”diye başlıyor.

Bu ne yahu?

İnsanların aklı ile alay etmek dedikleri bu olsa gerek. Yüz yıldır zaten bu müfredat işliyor. Yenilik bunun neresinde?

Yüzyıldır çocuklarımıza dayatılan bu sistem neticesinde toplumda ayrıştırma, ötekileştirme olmadı mı?

Sırf bu düşünce ve dayatmalardan dolayı çok acılar yaşanmadı mı?

Gençlik değerlerinden kopup kültürüne yabancılaşmadı mı?

Biz dindar bir nesil yetiştirelim derken dinine, atasına, ecdadına uzak bir gençlik yetişmedi mi?

Çocuklarımız, geleceğimiz için hazırlanan senaryo yine aynı!

Madem ki her şey eskisi gibi olacak ve yine aynı şekilde devam edecekti tüm bunları yapmaya, insanları ayaklandırmaya, gürültü, patırtıya ne gerek vardı?

Gencecik, tazecik beyinler kirletilmeye, zihinler değerlerimiz ile örtüşmeyen algılarla meşgul edilmeye, devam edecek desenize.

İslam’dan uzak, sorumsuz, öz güvensiz bir nesil yetiştirmeye devam!!!

Biz bunlarla meşgul olurken ecnebiler depar atsın yenilik, icat ve teknolojide… Ama olsun, ‘biz ilkelerimize bağlılığa’ devam. Varsın birileri ötekileştirilsin, ötekileştirilenler de refleks göstererek tepki göstersin… Ülke bir türlü bu çıkmazdan çıkmasın. Biz gözlerimizi kapatmaya devam edelim.

Tabuları yıkmadan, eğitim müfredatımızı köklü bir şeklide revize etmeden bir arpa boyu yol kat edemeyiz.

Yüz yıldır denenmiş, faydası görülmemiş bu eğitim sistemi için, hala aynı yanlışta ısrar etmenin mantığı ne?

Bizi biz yapan, dünyaya yön veren eski günlerimize dönmek hayal değil.

Batı taklitçiliğinden uzak, sosyolojimize uygun, inancımızla örtüşen, kimseyi ötekileştirmeyen, farklılıklarımızı zenginlik kabul eden bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.

Buna rağmen sorunlar yumağı içinde bocalayarak kronik hale gelmiş eğitim sistemimizi düzeltmezsek, eski hatalarımızla övünmeye devam edersek, bu yolla hiçbir yere varmayacağımız aşikâr. Buda böyle biline.