“Edep başa taç imiş nuru Hüda’dan” diye başlayan Mevlânâ Celalettin-i Rumî şiiri ne de güzel anlatmış edebî ve adabı.

Geçenlerde kendini bilmez, densiz, ismi lazım değil biri, milyonlarca Müslüman’ın yaşadığı ülkemizde değerlerimize küfretmiş! Bu ne kendini bilmezlik, bu ne aymazlık! Dinimize ve değerlerimize pervasızca saldırıp küfretmek kimsenin haddi değildir. Hele de bir bayanın dilinden böylesi çirkin sözlerin dökülmesi, toplum olarak edep ve hayâ derecemizin ne kadar düştüğünü gösteriyor.

Bu ilk değil. Daha önce de bu tür hadiseler yaşandı. Nedir sizin değerlerimizden istediğiniz? Yetmedi mi bu halkın değerlerine saldırmak?

Bugün ne yazık ki edep ve ahlâktan yoksun, izan bilmeyen terbiye fukarası okumuşlar istilâ etmiş her yeri.

Edep bilmez, adap bilmez, toplumda huzursuzluk, kin, nefret, ayrıştırma tohumlarını ekme gayreti içindeler. Hedef ve gayeleri belli, edepten yoksun, değerlerinden uzak, hatta değerlerine savaş açmış bir toplum inşa etmek.

Kişi her şeyden önce edebî, adabı, ahlâkı, terbiyeyi öğrenmeli.

Ne diyor Yunus Emre “Girdim ilim meclisine eyledim kıldım talep, dediler ilim geride, illa edep illa edep “

Kişi ne kadar okumuş olursa olsun, hangi makam ve mevkide, hangi unvana sahip olursa olsun, şayet edepten yoksun ise almış olduğu makam ve mevki şöyle dursun ademoğlu bile olamamıştır.

Kişi edepli olmalı ki saygı görsün.

Ne diyor üstat Necip Fazıl “Bir insanda yok ise edep neylesin medrese, mektep, okusa âlim olsa yine merkep, yine merkep “

Bugün ne yazık ki ortalık okumuş merkeplerle dolu. Had bilmez, edep bilmez.

İslam’ın özü güzel ahlaktır. Mukaddes değerlere karşı edepli olmak gerek. Edepten ve ahlâktan yoksun olanların sarf etmiş oldukları sözler, zihin dünyalarının çirkin sözlerle dışa vurduklarının göstergesidir.

Edep bilmezlerin toplumu nasıl ayrıştırdığını, kutuplaştırdığını, toplumu kin, nefret ve kargaşaya sürüklediğini, fitne tohumlarını nasıl ektiklerini görüyoruz.

Ama ne yazık ki toplumu kin ve düşmanlığa sevk edenler, dini değerlerimize sövenler, elini, kolunu sallaya sallaya salıveriliyorlar. Sarf edilen küfür ve hakaretler havada kalıyor.

Ülkemizde değerlerimize sövenlerin daha önce hukuk karşısında cezasız kaldığına hepimiz şahit olduk.

Umuyorum bu sefer adalet tecelli eder. Kamuoyunun vicdanını rahatlatacak ve provokatörlerin önünü kesecek, hukuki bir müeyyide uygulanır da cezasız kalmaz.

Gerçi bu zihniyet hiç değişmedi. Halkımızın inanç değerlerine kırmızı görür gibi saldırıyorlar. Değerlerimiz her zaman bunların hedefindeydi ve bu hâlâ devam ediyor.

Bu halk, camilerin ahıra çevrildiği günleri unutmadı.

Bu halk, ezanın Türkçe okunduğu günleri unutmadı.

Bu halk, başörtüsü düşmanlığının yaşandığı o günleri unutmadı.

Bu halk, şapka takmadığı için dar ağacında idam edilenleri unutmadı.

Kimse fikir özgürlüğü maskesini takarak halkın aklıyla oynamasın. Halkımız bu aymazları iyi tanıyor. 75 yıldır bu meşum zihniyeti iktidar yapmıyor.

Mevlânâ Celalettin-i Rumî “Edep başa taç imiş nuru Hüda’dan, giy o tacı emin ol her beladan “demiş.

Halkın değerlerine, İslam’a ve kutsallara sövmek, fikir özgürlüğü olamaz; olsa olsa edepsizlik olur.