Arap baharının başarılı olduğu ülkeler içerisinde şu an en sorunlu olan ülke şüphesiz Mısır`dır. Tunus ve Libya`da iyiye doğru adımlar atılıyor. Mısır içerden ve dışarıdan karanlık güçler tarafından karıştırılıyor. Çünkü Mısır her açıdan çok önemli bir ülkedir. Stratejik mevkisi, Arap dünyasındaki etkili konumu ve daha birçok öneme haiz sebepler Mısır`ı vazgeçilmez kılıyor. Böylesi önem taşıyan bir ülkede gelişme, büyüme ve istikrarın olmasını ne batı, ne de İsrail ister.  Batının ve İsrail`in en büyük dostu Hüsnü Mübarek devrildikten sonra İsrail adeta kabus görmeye başladı. Siyonist rejim, batıdan ve özellikle Amerika`dan Arap devrimlerine karşı İsrail`in güvenliğini korumak adına büyük mali destekler talep etti ve hatta Siyonist yetkililerden kimisi, Mısır ile yeni bir savaşa hazırlıklar yapma gereğinden söz etti.

Mısır`da gerçek bir halk idaresinin olmasını istemeyen Arap devletleri ve batılılar, içerde  karışıklıklar çıkarıyor, atılan olumlu adımları engellemek için şeytani tuzaklar tertip ediyorlar. Hatta bazı Arap devletleri Mısır`ın ülke olarak geçirmekte olduğu ekonomik krize seyirci kalmak bir yana,  ülkelerinde çalışmakta olan Mısırlı işçilere bile türlü sıkıntılar çıkarıyorlar. Mısır`da meydana gelen gelişmelerin bir benzerinin kendilerinde de meydana geleceğini düşünüp kendilerince bunu önlemeye çalışıyorlar. Ama bu tür engelleme çabalarının uzun vadede başarılı olma şansının olmayacağı aşikardır. Çünkü, artık despot Arap rejimlerinin ayakta kalabilme şansı hiç kalmadı. Halk, artık özgürlüğün kokusunu aldı ve buna ulaşmak uğurunda ölümü seçti. Ölümü göze alan kitleleri hiç bir kimse ve hiç bir beşeri güç durduramaz.

Mısır, içeride eski rejimin kalıntılarından da hala kurtulabilmiş değil. Eski rejimin bu kalıntıları,  başta Amerika olmak üzere Batıdan her türlü desteği de almaya devam ediyorlar. Halk, sandık başında bu eski rejim kalıntılarına yüz vermedi. Ama bunlar, halk desteği olmasa da sınırlı bir etkiye sahipler. Her fırsatta tefrika yaratmak, İhvanı Müslimin`i engellemek için yoğun çaba harcıyorlar. Mesela,  düzenlemeler yapmakla görevli komisyon`a bir ihvan üyesinin seçilmiş olmasını hazmedemeyip ortalığı velveleye boğuyorlar. Bunların işi gücü suni gündemler oluşturmak. Bu şer odağı, hazmedemedikleri  devrimin hedefini saptırmak, normalleşme sürecini  geciktirip halkı bezdirmek ve sokağa çıkarıp provake etme peşindeler.

Seçimlerden ikinci parti olarak çıkan selefiler her kesimi şaşırttılar. Müfsit ellerin kontrolünde olan Mısır medyası felaket tellallığına çoktan başladı bile.  Selefilerden bazısı da yerli yersiz açıklamalar yaparak felaket tellallarına fırsat veriyor.    Böylesi bir ortamda ülke giderek kan kaybetmeye devam ediyor. Karışıklıkları perde gerisinden tertip edenler ortaya çıkarılıp sorgulanamıyor. Öyle ki eski diktatör Mübarek bile kendi dönemindeki yasalar mucibince yargılanıyor. Yani meydanda bir devrin mahkemesi dahi yok. Hal böyle devam ederse devrim ana hedefinden maalesef sapacak görünüyor.

Halk, kızgın ve biraz da bezgin düşmüş. Meramını iletmek için sokağa çıktığında,  ortalığı karıştırmak isteyen provakatörlere fırsat doğuyor; çıkmasa da uğruna kanını akıttığı devrimin gözleri önünde  saptırıldığını görüyor ve  rahat edemiyor. Aslında örgütlü ve disiplinli olmayan halk hareketlerinde her zaman kalabalıklar arasına sızıp hedef saptıran şer odakları olur.
Ülkede iktidarı elde tutan askeri konsey de, kalabalıkların ikide bir alanlara çıkıp gösteriler düzenlemesine zemin hazırlayan yanlış uygulamalarına devam ediyor. Son dönemlerde ise gereksiz yere aşırı güç kullanarak ortamın gerilmesine sebep oldu. Oysa askerlerin yapması gereken; Mısır`ı en kısa zamanda sivillere devredecek takvimi açıklamak ve halkın ihtiyaç duyduğu temel ihtiyaçlar konusunda acil önlemler almaktır.

Mevcut bütün olumsuzluklara rağmen seçimlerin başarıyla tamamlanmış olması önemli bir noktadır. Seçimlerin nezahetini bozacak bir suistimal yaşanmadı. Sonuçların belli olmasından sonra da kimi çevrelerin beklediği olumsuz şeyler meydana gelmedi. İhvan, seçim sonuçlarının sarhoşluğuna düşmedi; ama belli bir ürkeklik ve çekingenlik durumunu da henüz atlatamadı. Ülkenin cesarete ihtiyaç duyduğu bir merhaleden geçtiğini düşünürsek İhvan`ın duruşunun pek de bununla mütenasip düşmediğini düşünüyorum.

İhvan artık seçimlerde halkın omuzlarına koyduğu yönetim sorumluluğunu cesaretle üstlenip Mısır`ı şu anki harap ve bitap durumundan kurtarmak için kolları sıvamalıdır. Zira Mısır`ın hali hazırdaki durumu daha fazla devam ederse ne ülke, ne de halk buna dayanamaz. Zaten karanlık güçlerin planları da bu doğrultuda seyrediyor. İçeriden ihtilaf ve karışıklıklar çıkarıp Mısır`ı belki de eskisinden daha beter bir duruma düşürmeyi hedefliyorlar. İhvan ve diğer siyasi partiler şayet devrimi saptırmaya çalışan bu güçlere dur diyemezlerse durum daha da kötüye gidecektir.

Türkiye, ilk günlerde Mısır`da olup bitenleri yakından takip etmiş ve halktan yana bir tavır ortaya koymuştu. Ak Parti hükümeti her nedense Mısır halkının şu an boğuştuğu ekonomik ve siyasi buhrandan çıkması için hiçbir şey yapmıyor. Acaba seçim sonuçları Ak Parti hükümetini rahatsız mı etti? Bilemiyoruz, ama görünene bakılırsa Mısır`daki seçim sonuçlarının Ak Parti çevrelerinde pek bir memnuniyet doğurmadığı anlaşılıyor. Hatırlanırsa Başbakan Erdoğan`ın Mısır ziyareti esnasında laikliğe çağrı mealindeki sözlerine İhvan sert tepki vermişti. Yoksa İhvan bundan dolayı ambargoya uğruyor olmasın. Dileriz böyle bir şey olmasın ve mazlum Mısır halkı başına musallat olan envai türlü musibetlerle baş başa bırakılmasın.