Şeytan hep şeytanlık yapmaya devam edecek tabii ki. Asıl önemlisi bizim bu şeytana karşı takındığımız tavır, aldığımız konumdur. Şeytanlara lanet okumadan önce kendi tavrımızı sorgulamak durumundayız. Kur`an , hesap gününde suçu şeytana yüklemeye çalışıp da yakayı kurtarmaya çalışan günahkarlara şeytanın verdiği o ilginç ve düşündürücü cevabı şöyle aktarır:
‘ Ve her şey olup bittikten, hüküm yerine geldikten sonra Şeytan: "Gerçek şu ki, Allah size gerçekleşmesi kaçınılmaz bir söz vermişti! Bense (her fırsatta) size birtakım sözler verdim ama sizi hep yüzüstü bıraktım. Yine de benim sizin üzerinizde gerçekte bir nüfuzum yoktu: Sizi sadece çağırıyordum; siz de (bu çağrıya) icabet ediyordunuz. Bunun içindir ki, beni suçlamayın, yalnızca kendinizi suçlayın. Ne ben sizin imdadınıza yetişecek durumdayım; ne de siz benim imdadıma yetişebilecek kimselersiniz; çünkü, bakın ben, sizin vaktiyle beni (Allah'a) ortak koşmanızda bir doğruluk payı olduğunu her zaman reddetmişimdir". Doğrusu, tüm zalimleri çok can yakıcı bir azap beklemektedir. (İbrahim :22)
İslam dünyasının hâlihazırdaki vaziyeti maalesef hiç iç açıcı görünmüyor. Bölük pörçük olmuş, her biri bir tarafa savrulmuş coğrafyamızın durumundan istifade eden dünyanın güçlü devletleri topraklarımızda cirit atmaya, her tarafı yakıp yıkarak servetlerimizi talan etmeye devam ediyorlar. İşin en hazin tarafı ise bizi kendi ellerimizle vuruyorlar. Bu güçler, hem parasıyla bize silah satıyor, hem de o silahı kime karşı kullanacağımızı da kendileri belirliyorlar. İçler acısı bir durumdayız. Gelin de çıkın işin içinden. Şeytanın oyuncağı olmuş bir ümmet nasıl iflah olacak; bu zillet ve sefaletten ne zaman kurtulacak?
ABD`de yapılan seçimler sonrasında yönetimi devralan Trump ne yapacak diye bekleyip duruyoruz. ABD söz konusu olunca iktidar değişikliğinin esasta bir şey değiştirmeyeceği gerçeğini hiç bilmiyormuşuz gibi davranıyoruz.
Hatırlayalım ki bundan önce Obama`ya umut bağlandı. Kurnazca sarf edilen sözlere, vaatlere aldanıldı ve sonra işin nereye vardığı ortaya çıktı. Obama verdiği hiçbir sözünde durmadı. İslam dünyasını karşı karşıya getirme siyasetini sinsice uyguladı. İran ile varılan nükleer anlaşma ile bir yandan bölgedeki İran nüfuzuna göz yumuyor numarası yaptı, diğer yandan İran`dan korkan petrol zengini körfez ülkelerine silah sattı. Suriye`de de rejime karşı savaşan muhalif güçlere destek vaat edip durdu ama hiçbir somut adım atmadı. Suriye`nin yıkılmasına sadece seyirci kalmadı. Tutuşmuş yangına en büyük benzini de bu büyük şeytan taşıdı.
Şimdi Trump iş başında. Bu deli dana da başka bir telden çalarak bölgede yeni çatışmaların zeminini oluşturmanın peşinde. Koltuğa oturduğu günden beri yankı uyandıran söz ve icraatlarla gündemin ilk sırasına yerleşmiş bulunuyor. Meksika sınırına duvar örüp parasını Meksika`dan almaktan tutun da Müslümanları ABD`ye sokmama ve hatta oradaki Müslümanları göçe zorlamaya kadar varan bir sürü saçma sapan niyetler ve işler.
Trump Yahudi lobilerinin verdiği gaz ile İran`a karşı da ateşli açıklamalarda bulunuyor. İran karşıtı söz ve tavırları Siyonistlerin ve zengin Arap ülkelerinin hoşuna gidiyor tabi. İran ile nükleer anlaşma imzalayan Obama`dan bir hayır görmeyen körfezin zengin ülkeleri, bu defa Trump`un İran aleyhtarı açıklamalarına balıklama dalacak gibiler.
Herkes bilir ki, ABD`nin bölgedeki siyaseti mezhebi ve etnik ayrılıkları kullanarak çatışmalar çıkarmak ve bu yol ile hegemonyasını sürdürmek, çıkarlarını devam ettirmektir. Obama İran`a yakınlaştı ve bölgede rahatsızlığa neden olan nüfuzuna göz yumdu. Trump ise şimdi İran`dan duyulan rahatsızlığa göz dikmiş. Arapların İran korkusuna el atarak yeni kazançlar elde etmek istiyor. Bu korkuyu yaşayan körfezin zengin ülkelerine destek vaat ederek yeni bir çatışma çıkarıp kendi silah şirketleri için Pazar bulma arayışında. Tüccar bir kimliğe sahip olan Trump`un bundan karlı mı, zararlı mı çıkacağını zaman gösterecektir.
Yıllarca dünyayı Sovyetler birliği ve komünizm ile korkutup sömüren ABD, şimdi de terör ve İran ile bölge ülkelerini korkutmak ve onlar üzerindeki gücünü devam ettirmek peşinde.
Evet, bölgemiz yeni kamplaşmalar ve çatışmalarla daha da kötü durumlara itilmek istenirken bizler ne yapıyoruz acaba? Yakamıza yapışan bu şeytanlardan nasıl kurtulacağız ? Siyah şeytandan kaçıp beyaz olanına sığınarak mı kurtulacağız? Hayır. Bu çıkar bir yol değildir elbette. Şeytanın varlığını ve işlerini bize haber veren Kur`an, ondan korunmanın ve kurtuluşun yolunu da göstermiştir. Kurtuluş, Allah`a ve onun dinine sığınmadan(istiaze) başka bir şeyde değildir elbette. Kurtuluş, yüce İslam`ın emrettiği birlikte ve kardeş olmadadır. Hakikat budur; diğer bütün siyasetler su görünen seraptır, yıkım ve haraptır.