Mali, Batı Afrika`da yer alan Müslüman bir ülke. Dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan bu ülkeye Fransa bir haftadan beri bomba yağdırıyor. Gerekçe yine aynı: Terör. Asıl amaç ise, ekonomik çıkarları korumak ile bölgede güçlenen İslami cemaatleri yok etmek. Fransa`nın sosyalist devlet başkanı Francois Hollande, askeri harekâtın bir-iki hafta gibi kısa bir süre devam edeceğini söylerken, herhalde bu kısa süre zarfında İslami cemaatlerin işini bitireceklerini kast etmiş olmalı. Fransız kibri ve gurunun yansıması olan bu ifadelerin doğru çıkıp çıkmayacağını önümüzdeki günlerde görebileceğiz. Evdeki hesap çarşıdakine uymayacak ve yeni sömürgeci emeller peşinde koşan Fransa çölün kumlarına kötü bir şekilde gömüldüğünü görecektir.
 
Fransa`yı bölgede savaş tamtamlarını çalmaya ve Mali`yi işgale sevk eden nedenin çıkarları korumak olduğunu söylemeye gerek yok. Bölgenin, zengin Cezayir petrol yataklarına yakınlığı, uranyum ve altın madenlerinin iştah kabartan rezervleri askeri müdahalenin ana sebebidir. Bununla beraber Hollande, “Fransa insani değerler uğruna müdahale etmiştir” diyerek kirli emellerini saklamaya çalıştı.

Afganistan ve Irak da, aynı insani(!)değerler uğruna işgal edildi. Yıllarca süren işgal neticesinde bu ülkelerin ne hale geldiğini gördük. Amerika, Irak ve Afganistan`da ne yaptıysa, Fransa da Mali`de onu yapacaktır.

Fransa, hava saldırılarından sonra başlattığı kara harekâtında neye uğradığını anlayacak ve giriştiği bu maceradan kurtulmak için çok bedeller ödemek zorunda kalacaktır. Daha şimdiden yardım çağrıları yapmakta. Amerika ve Avrupalılar yardım edeceklerini açıklamış olsalar da, bu yardımların istihbarı ve lojistik sınırın ötesine geçemeyeceği ihtimali ağır basıyor. Çünkü genel olarak batı dünyasının içinde bulunduğu ekonomik kriz direk askeri bir müdahale ihtimalini mümkün kılamamaktadır. Fransa, “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma” durumuna düşecektir. Hollande, daha işin başında, gittiği Birleşik Arap Emirliklerinde zengin körfez ülkelerinden mali destek talebinde bulundu.

Mali`nin kuzey ve orta kesimlerini denetimlerinde tutan İslami cemaatler her açıdan güçlü görünüyorlar. Kaddafi`nin devrilmesinden sonra ele geçirilen silahlar uzun süre savaşmalarını mümkün kılacaktır. Zaten kendi ülkesini işgalciye karşı savunan, her zaman güçlüdür. Araziyi ve bölgeyi yıllardan beri tanıyan Müslüman savaşçıların Fransız askerleri ile bölgeye müdahalede yardımcı olmak için gelecek Batı Afrika Birliği askerlerine sürprizler yaşatacağı bekleniyor.
Batı haçlı zihniyeti Irak ve Afganistan`da edindiği tecrübeleri Mali işgalinde de denemek istiyor. Bu amaçla Cezayir`i yeni Pakistan olarak kullanmayı düşünüyor. Ne yazık ki, tarihten ibret alınmıyor. Cezayir yönetimi hava sahasını katil uçaklara açarak kendisine verilmek istenen Yeni Pakistan payesine razı olmuş gibi.

Cezayir, Pakistan olmanın ceremesini çekeceğini bilmelidir. Zaten Cezayir`in bu tavrına cevap gecikmedi. Libya sınırına yakın bir petrol çalışması yapan bölgeyi basan El Kaide mücahitleri, içinde Amerikalı ve Avrupalıların da olduğu onlarca kişiyi rehin aldılar.

İslami gurupların Fransa`nın Mali`deki işgal ve katliamlarına misilleme olarak Fransa`yı kalbinden vurma tehditleri de yeni istişhadi eylemlerin yakın olduğunu gösteriyor.

İşin en hazin tarafı, Mali`nin işgali değil, ama bu işgale karşı suskunluğunu ve tepkisizliğini sürdürmeye devam eden İslam dünyasının hali gerçekten hazindir.