‘Ahir zaman’ ifadesi işin sonu, dünya hayatının son demleri anlamına geliyor. Her canlı varlık gibi dünyamızın da bir gün öleceği muhakkaktır. Bu olayın bir gün gerçekleşeceği vahiy ile sabit olduğu gibi bugünkü bilim ve fen de bu hakikati doğrulamaktadır. “Ahir zaman” halk arasında işlerin kötüleştiği, insanların değiştiği, insani değerlerin yitirildiğini ifade için de kullanılır.

   Olumsuz değişimler muhtemel bir sonun habercisidirler. İnsan ve hayvanların ölüme yaklaştıkları dönemde, ihtiyarlık zamanlarında yaşadıkları zaaflar ve yakalandıkları hastalıklar, ölümle sonlandığı gibi yaşadığımız dünyanın da bir ihtiyarlık dönemi yaşadığı ve bunun yakın bir gelecekte ölümle(kıyamet) sonuçlanması kaçınılmazdır.

   Ancak bu ölümün ne zaman ve nasıl olacağını sadece Allah bilir. Bunun dışında söylenilenler ihtimal ve tahminden ibarettir. Kıyamet bilgisi gayba dair bir bilgi olması dolayısıyla bunu Allah dışında ne bir melek, ne de peygamber bilemez. Gaybı bilen sadece Allah’tır.

    Şu kadar var ki, Hz. Peygamber (as) kendisinin peygamber olarak gönderilmesi ile kıyamet arasında bir yakınlığın olduğunu ifade ederek bu vaktin yaklaştığını belirtmiştir. Bilindiği üzere cenabı peygamber (as) “ahir zaman peygamberi ve son peygamber”(hateme nebiyyin) olarak da anılır. Ancak kıyametin yakınlığının ne kadar olduğu da meçhuldür. Bu süre yüzlerce yıl, belki daha fazla bir zaman da olabilir. Yer kürenin var edildiği zamandan bu yana milyonlarca yılın geçtiği tahmin ediliyor. Milyonlarca yıllık bir ömre sahip dünyamızın son demlerinin de yüzlerce yıl olabilmesi makul ve muhtemeldir.

    Hz. Peygamber(as) dünya hayatının sonu demek olan kıyametin ne zaman ve nasıl olacağı türünden sorulan sorulara, “ kıyamet için ne hazırladın?” (Tirmizi, zühd, 50) şeklinde bir soru ile karşılık vermiştir. Yani bundan anlaşılan, bu zamanın bilgisi bizi ilgilendirmez; kendi görevimize yoğunlaşmamız en doğru olandır. Dünyanın ölümünden önce kendi ölümümüzü hatırlamalı ve hazırlığımızı yapmalıyız.

   Kıyamet anı bilinemez; ancak onun çok yaklaştığını ifade eden bazı belirtilerin (kıyamet alametleri) neler olduğu hakkında bazı hadis rivayetleri mevcuttur. Genel anlamda bu kıyamet alametleri insanın düştüğü günah ve isyanlar noktasında yoğunlaşır. Kıyamete yakın zamanlarda insanoğlunun küfür ve isyanda çok aşağı derekelere düşeceği ifade edilir. İnsani değerlerin ters yüz edildiği, hakkın batıl, batılın hak göründüğü, zulüm ve kan dökmelerin çoğaldığı dehşetli anlardır ahir zaman. Görevlerin ehil olmayan yeteneksiz, bilgisiz kişilere verileceği de kıyametin yakınlığının bir alameti olarak anılmıştır. (Buhari, ilim 2) Bütün bu olaylar insanlığın bir tür bilinç kaybıdır denilebilir.

   “Zaman artık ahir zaman” ifadesinin zihinlerde oluşturduğu olumsuz bir anlam da vardır ki, bundan korunmak gerekir. “Ahir zaman” kötü zaman olarak algılanmamalı. Aslında zaman kötü olamaz. Kötü olan o zamanda işlenen fiillerdir. Artık ahir zamandayız ne yapsan da bir şey elde edemezsin, bir şey değiştiremezsin gibi anlayış ve düşünceler yanlıştır. Hz Rasulullah(as) “Sizden biriniz kıyametin koptuğunu görse bile elindeki fidanı diksin” (Heysemi, Mecmeu'z-zevâid, IV, 63) diyerek bu anlayışın yanlışlığını ifade etmiştir. Ve unutulmaması gerekir ki, tehlikenin daha büyük olduğu zamanlarda yapılan hayırlı çalışmanın, işin Allah katındaki değeri de çok daha büyük olacaktır. Mevla bizleri ahir zaman fitnelerinden muhafaza etsin ve bu dehşetli anlarda ayaklarımızı sabit kılsın. Amin.